-3/3. ve son bölüm -
Hikâye değişik bir boyut kazanmıştı ve ben iyice meraklanmıştım. Oturduğum yerde şöyle bir doğruldum. O ana kadar kendimi tutmuştum ama dayanamayarak, bir sigara yaktım. Kendisini ilgiyle dinlediğimi gören muhtar da, cesaretlenip izin isteyerek, yaktı bir sigara ve daha bir şevkle anlatmaya koyuldu bu hazin hikâyeyi.
“Soracığıma sevgili kaymakamım, arama ekibi, doktorun kaldığı kulübeye yaklaştıklarında, çocukların çantalarını bulmuşlar. Yerde kulübenin kapısına kadar uzanan kan izlerini ve kulübenin kenarına dayalı bir kanlı balta da görünce, Mustafa ağa;
“Ah! Yandım anam… Olacağı buydu” feryatlarıyla, avaz avaz bağırarak, kendini yere atıp çırpınmaya başlamaz mı? Bunun üzerine, komutan, hemen adamlarıyla kulübenin etrafını sarmış ve usulca kapıya yaklaştıktan sonra, bir tekmeyle darbesiyle, kapıyı açmış.
Kalp atışlarım iyice hızlanmıştı. Sigaradan bir nefes çektim. Arkamdan da Muhtar Sami sigarasından derin bir nefes çekti ve başını yana çevirerek iştahla hava üfledi.
“Millet kapının açılmasıyla gördükleri manzara karşısında öylece
Dona kalmış. “
“Ee!... Sonra ?”
“Sonrası kaymakamım, bakmışlar ki, sabah okula geç kalmış Jale ve Asa kulübenin bir köşesine sinmiş, yaşadıklarının dehşet ile tirtir titrerken, kolundan kanlar akan Doktor Okan, baygın bir vaziyette kulübenin ortasında yatmıyor mu?
Çok şaşırmış tabi. Ancak durum çocukların verdiği ifadeyle netlik kazandı sonradan. Okula geç kalan ikizler, aniden bastıran kar yağışı altında, karlara bata çıka ilerlemeye çalışırlarken, kulübe yakınlarında, iki aç kurt çıkıvermiş önlerine. İki kızın çaresizlik ve korkuyla haykırışlarını duyan doktor, küçük baltasını kaptığı gibi fırlamış kulübeden dışarı.
“Ee!.. Sonra?
Hikayenin burasında, muhtar anlatırken kimi yerde lafa karışan, “Yaa.. Ah!.. Vah” diye söylenen köylüden ses çıkmıyordu. Hepsi sus pus olmuştu. Sigaramı küllüğe bastırıp, dirseklerimi masaya bir elimi de istemsiz ağzıma dayadım.
Sanırım ben de daha fazla “Ee... “demek istemiyordum. Muhtar Sami ise dinleyicilerinin sadakatinden memnun çoktan ikinci sigarasını yakmıştı. Arkasına şöyle bir yaslandıktan sonra, konuşmasına devam etti.
“Lakin kaymakamım, o sırada kurtlar çocuklara çok yaklaşmışmış. Salyalarını akıtarak hırlamaya ve çocuklara doğru bir hamle yapmaya hazırlanırken, doktor bir anda, sol kolunu kütüğe koyup, -Suppi–li-lu-maaaaaaaa,diye bağırıp dirseğinin altından indirivermiş koluna.
Duyduklarıma inanamıyordum. İki elimle birden istemsiz alnımı tuttum. Sanırım bu arada, artan heyecanımla birlikte, tansiyonumda fırlamıştı.
Köylü sanki bir film seyreder gibi heyecanla dinliyordu. Muhtar da havaya girmiş, bir meddah edasıyla elleri kolları havada dolanırken devam etti.
“Sonrada kaymakamım, doktorumuz, çocukların korku ve şaşkınlık dolu bakışlarıyla, kanlar içindeki kopan kolu, olabildiğince ileriye fırlatmış. Tabi, açlıktan gözleri dönen kutlarda, çocukları bırakarak, doğruca, bu taze ete doğru hamle yapınca, doktor kızları kaptığı gibi, hemen kulübeye sokup, kapatmış kapıyı. “
Bu haber doktor şehir hastanesinden köye gelmeden tüm köyde duyuldu tabi ve o günden sonra köylü doktoru bir başka sevip, sevgi ve büyük bir minnetle bağrına bastı. Özellikle de, Yalı Market’in sahibi Mustafa ağa. Zaten Doktor da karısı ve kızını hiç bırakmak niyetinde değil. O artık bizim bir parçamız ve Kahraman kahramanı, kral doktorumuz. İşte, böyle kaymakam bey.
Fena halde hislenmiştim ve gözlerim yaşarmıştı. Kendimi zor tutuyordum. Tam o sırada tekrar, ara sokakların birinden o ses yankılandı yine.
-Suppi –li-lumaaaaaaaaaa…..
Hemen, doktorun ceketinin, düğümlenmiş boş kolu geldi
gözlerimin önüne. İyice kötü hissetmiştim kendimi. Etrafı
dolaşmaya ise hiç mi hiç isteğim kalmamıştı. Kendimi iyice
koy vermeden köylünün önünde, çok daha iyi olacaktı bir an önce
dönmek geldiğim yere.
Yücel Karman 25/09/2011
(
Suppi - Li - Luma - 3 başlıklı yazı
Yücel KARMAN tarafından
9.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.