Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden
bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir. (Yasin Suresi, 36)
Dinin
temeli, Allah’ın varlığını bilmek ve O’ndan başka İlah olmadığını kavramaktır.
İslam dini, bu en büyük gerçeğin bir insanın tüm yaşamına hakim olması ve tüm
yaşamını bu gerçek üzerine kurması demektir. Yüce Allah, tek olan, Zatında,
sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde, asla ortağı veya benzeri,
dengi bulunmayandır; Vahid’dir.
Sizin ilahınız tek bir ilahtır;
O’ndan başka ilah yoktur; O, Rahman’dır, Rahim’dir (bağışlayan ve esirgeyendir).
(Bakara Suresi, 163)
Allah, içinde yaşadığımız evrenin
yaratıcısıdır. Evren yaratılmadan önce, maddesel anlamda hiçbir şey yoktu.
Evrenin yaratıldığı anda; zaman, madde ve mekân yaratılmıştır. Allah, bunların
hiçbirine tabi değildir. O ezeli ve ebedidir; “Ol” buyruğuyla yaratandır.
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin
olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara
Suresi, 117)
Allah, pekçok insanın zannettiğinin aksine,
yarattığı her şeyi sürekli kontrolü altında tutar. Uzaydaki olağanüstü sistemler
ve dengelerden, insan bedenindeki mükemmel işlemlere kadar tümünü an an yaratan
ve denetiminde tutan Yüce Rabb’imizdir.
O, hiç kuşkusuz tüm eksikliklerden,
acizliklerden münezzehtir. Evrendeki herşey Yüce Allah’ın eseridir, O, tek
Yaratıcı, tek güç ve kudret sahibidir.
De ki: O Allah,
birdir.
Allah, Samed’dir (herşey O’na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye
ihtiyacı olmayandır).
O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
Ve hiçbir şey
O’nun dengi değildir. (İhlas Suresi, 1-4)
Allah tüm evreni
yoktan var eden, tüm evren üzerinde mutlak hakimiyet sahibi olandır. Göklerin ve
yerin mülkü yalnızca O’na aittir. Allah her yerdedir. Her varlık Allah’ın
tecellisidir; O, üstün güç ve kudretini, yaratma sanatını, dilediği varlıkta
dilediği şekilde göstermeye kadirdir.
İnsanlar, hiçbir zaman Allah’ın
Yüce Zatı’nı göremezler, ama O’nun tecellileriyle her an muhataptırlar. O,
evrende var olan her şeyi, tüm varlıkları sarıp kuşatmıştır. Bazı insanların
düşündüğü gibi gökyüzünde, evrenin uzak bir yerinde değildir; Allah her yerdedir
ve herşeyi kuşatmıştır. O, asıl ve tek mutlak varlıktır.
Allah...
O’ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katı’nda
şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar
ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi
kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri
kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek
büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
Allah’ın Birliğini, büyüklüğünü
ve yüceliğini anlayamamak, O’nun İlahi gücünü kavrayamamaktır. Allah dışında
hiçbir varlık, Güneş’i batıdan getiremez, kimse uzayda akıl almaz bir hızla
genişleyen evreni durdurmaya güç yetiremez, kimse göğü ve yeri tutamaz ve kimse
yoktan bir hiçbir şey yaratamaz. Bunları ancak evrende tek olan ve eşi
bulunmayan Allah yapar. Yaratan’la yaratılan ise asla eşit değildir.
... Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar
buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: “Allah,
herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır.” (Rad Suresi,16)
Yüce Allah dünya hayatındaki çiftleri zıddıyla birlikte
yaratır; her şey zıddı ile bilinir. Gece-gündüz, güzel-çirkin, sıcak-soğuk,
aydınlık-karanlık, temiz-kirli, yeni-eski, genç-yaşlı dünyada tümü bir aradadır.
Aynı şey insanlardaki ahlâk özellikleri için de geçerlidir
İnsanın nefsinde
ruhu kirleten cimrilik, bencillik, kıskançlık, ümitsizlik gibi birçok eğilim
vardır. Nefse hem fücur hem de ondan sakınma, yani vicdanı ilham edilmiştir.
Fücur, günaha, isyana, yalana, baş kaldırıya ve Allah’tan yüz çevirmeye
yönlendirir. Yani nefsimizde iki ayrı özellik bir aradadır: Kötülüğe eğilim ve
kötülüklerden sakınmaya yönlendiren vicdan.
Vicdanının işaret ettiği
doğru yolun sonu insanı sonsuz mutluluk yurdu cennete, şeytanın etkisindeki
nefsinin bencil tutkuları ise sonsuz azap yurdu olan cehenneme ulaştıracaktır. O
halde cennet ve cehennem, Allah’ın ahirette yarattığı
çiftlerdir.
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha
bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir.
(Yasin Suresi, 36) ayetinde geçen çift kavramı, erkeklik–dişilik
anlamındadır ancak ayette söz edilen "bilmedikleri nice şeylerden" ifadesi daha
geniş bir anlam içerir. Ayetin işaret ettiği farklı bir anlam da son dönemde
ortaya çıkmıştır. Maddenin çiftler halinde yaratıldığını ortaya koyan Paul
Dirac, 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazanmıştır. "Parité" adı verilen
buluş, maddenin anti-madde denilen bir çifti olduğunu ortaya koymuştur.
Antimadde, maddenin tersi özellikler taşır. Örneğin maddenin tersine
antimaddenin elektronları artı, protonları da eksi yüklüdür. Bilimsel bir
kaynakta bu konu şöyle ifade edilir:
"...Her parçacığın zıt yükte bir
antiparçacığı vardır. Kararsızlık ilişkisi bize bu çiftlerin varoluşu ve yok
oluşunun her yerde ve her zaman aynı anda oluştuğunu göstermektedir".
(Nothingness: The Science of Empty Space, Henning Genz, s.205)
Yaratılıştaki çiftlere bir örnek de bitkilerdir. Bitkilerde cinsiyet
ayrımı olduğu ancak 100 sene önce anlaşılmıştır. Oysa bitkilerin çiftler halinde
yaratıldığı, 1400 sene önce indirilen Kur’an’da vurgulanır.
"O,
gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi
sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip
yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir
bitki bitirdik." (Lokman Suresi, 10)
Yüce Allah adeta Tekliğini
vurgular gibi, her şeyi çift yaratmıştır. Bu, üzerinde derin düşünmemiz gereken
bir özelliktir; . Tüm bu çiftlerin/zıtlıkların yaratılış hikmeti ise aralarında
kıyas yapabilmemiz, şükretmemiz ve güzel ahlaka yönelmemiz için birer vesiledir.
Allah Kur’an’da bu konuya dikkat çeker ve düşünüp öğüt almamızı buyurur:
Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt
alıp-düşünürsünüz. (Zariyat Suresi, 49)
(
O Tek Yarattıkları Çift başlıklı yazı
fuatturker tarafından
25.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.