Şu anda karşınızdaki bilgisayar ekranının, yazı ve resimleriyle, parlak ve canlı
renkleriyle, aslında beyninizde izlediğiniz üç boyutlu bir görüntü olduğunu
biliyor musunuz? Dokunduğunuz klavyenin, parmaklarınızın üzerinde gezindiği
tuşların da aynı şekilde beyninizde dokunduğunuz klavyeye ait olduğunu?.. Söz
ettiklerimiz bir varsayım değil, bilimsel gelişmelerle ortaya konmuş kesin bir
gerçektir.
Örneğin, ekrana baktığınızda yansıyan ışık, gözünüzün retina
hücreleri tarafından elektrik sinyallerine çevrilir. Optik sinirler aracılığıyla
iletilen bu sinyaller, monitörün şekli, görüntülerin rengi hakkında bilgileri
beynin görme merkezine taşırlar. Sinyaller, burada yorumlanır, anlamlı bir bütün
haline getirilir; böylece izlediğiniz görüntü sizin için, ışığın asla giremediği
başınızın içindeki karanlıkta yeniden inşa edilir. O halde, gözünüzle gördüğünüz
düşüncesi aslında gerçekleri yansıtmaz. Gözler yalnızca gelen ışığı elektrik
sinyaline çevirir. Karşınızda olduğunu düşündüğünüz ekranın görüntüsü de
zannedildiği gibi sizin dışınızda değil, aksine içinizdedir. Hatta zihninizdeki
bu görüntünün, dış dünyada maddesel bir karşılığı olup olmadığından,
gerçekliğinden de hiçbir zaman emin olamaz, bilgisayarın dışarıdaki aslına da
asla ulaşamazsınız.
Tuşları elinizle hissediyor olduğunuz için klavyeyi
dışınızda zannedebilirsiniz. Oysa bu his de, aynen görme algısında olduğu gibi
beyninizde meydana gelir. Derinizdeki sinirler uyarılır, bu uyarılar elektriksel
sinyaller halinde beyne ulaşırlar. Beyindeki dokunma merkezine ulaşan bu
iletiler dokunma, sertlik-yumuşaklık, sıcaklık-soğukluk gibi hisler olarak
algılanır. Gerçekte ise, hiçbir zaman beyninizde izlediğiniz görüntünün
dışarıdaki aslına dokunamazsınız.
Bu durum diğer tüm duyular için de
geçerlidir. Örneğin, titreyen bir keman teli havada basınç dalgaları oluşturur.
Bu dalgalar iç kulaktaki tüycükleri uyarır ve yine titreşimler elektrik
uyarıları şeklinde beyninizin ilgili merkezine ulaşır. Sinyallerin beyinde
yorumlanması sonucunda da, keman sesi duyduğunuz hissini yaşarsınız.
Koku algısı için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Bir portakal kabuğundan
çıkan kimyasal moleküller burundaki koku algılayıcılarını uyarır. Buradan yine
elektriksel sinyaller olarak beyne iletilir, orada yorumlanırlar.
Özetle, algıladığımız her şey, beynimizde bize özel oluşturulur.
Algıladığımızı zannettiğimiz tüm çevre, zihnimizde oluşan renkler, şekiller,
sesler ve kokulardır. Bütün bu görüntüleri, sesleri, kokuları yorumlayan ise
Allah’tan bir parça taşıyan ruhumuzdur.
Şu kesin bir gerçektir ki;
izlediğimiz görüntülerin dışarıdaki maddesel karşılıklarından emin olamaz,
algıladıklarımızın dışarıdaki karşılıklarına asla ulaşamayız. Çünkü beynimizin
dışına çıkıp neler olduğunu bilemeyiz. Bizim muhatap olduğumuz, yalnızca
dışarıdaki maddelerin beynimizdeki kopyalarıdır.
Rüyada mıyız?
Dünyayı algılayış şeklimizin, içinde bulunduğumuz durumun
rüyalarımızdan pek farklı bir yanı yoktur. Rüyada da etrafımızdaki olayları,
vücudumuzu, ses ve görüntüleri algılarız. Sevgi duyarız, düşünürüz, korkar,
öfkeleniriz. Arkadaşlarımızla konuşur, onlarla aynı yemekleri yer, alışveriş
yapar, beğendiğimiz giysiye dair görüşlerini alırız. Aniden bastıran yağmurdan
korunmak için aynı şemsiyenin altına gireriz. Kısacası rüyamızda da maddesel bir
dünya içinde yaşadığımızı zannederiz.
Uyanıp herşeyin bir rüya olduğunu
anladığımızda ise, yaşadıklarımızın aslında fiziksel bir gerçekliği olmadığını;
tümünün zihnimizde yaratıldığını fark ederiz. Uyanık olduğumuzu düşündüğümüzde
ise, dünyanın kesin gerçek olduğu kanısına varırız. Ancak uyanık olduğumuz
zamanki herşey de, aynen rüyamızda olduğu gibi zihnimizde yaşanır. O halde, şu
anki algılarımızın da bir rüya olmadığına nasıl emin olabiliriz?
Şu an
uyanık olduğunuzu düşünmenizin nedeni, baktığınız ekranı dokunduğunuzda
hissetmeniz, okuduklarınızı yorumlayabilmeniz gibi nedenlerdir. Fakat bunların
hepsi, odanızdaki eşyalar, oturduğunuz sandalye, tümü beyninizde izlediğiniz
kopyalardır.
Size "şu anda uyanık mısınız, yoksa rüyada mısınız?"
diye sorulsa, uyanık olduğunuzu söylersiniz. Bu sorunun size rüyanızda
da sorulduğu olmuştur. Rüyanızda verdiğiniz cevap da muhtemelen uyanık olduğunuz
yönündedir. Ancak, uyandıktan sonra cevabınızın yanlış olduğunu anlamışsınızdır.
Aynı yanılgıya şu anda da düşüyor olabilir misiniz?…
Şu anda da
rüya görüyor olamaz mısınız?
Şimdiye kadar olan tüm
yaşamınız bir rüya olamaz mı?
İçinde yaşadığınız
dünyanın gerçekliğinden emin misiniz?
Ya gerçekliğinden
asla kuşku duymadan sımsıkı bağlandığınız dünya hayatı kısacık süren bir rüya
ise?..
Ve Peygamber’imiz’in (sav) bir hadisindeki gibi
uykudaysak ve ölümle uyanarak sonsuz yaşamımıza başlayacaksak?..
(
Şu An Rüya Görüyor Olamaz Mısınız başlıklı yazı
fuatturker tarafından
26.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.