Aynı yağmurda ıslanan iki çocuktuk, göz yaşımızı yere düşürmeden tuttuk

 

 

Kimse bilmezdi güneşte kavrulduğumuzu

Her rüzgar estiğinde ayrı hüzünlere savrulduğumuzu

Seni her mevsimde tanırım ben

Beyaz bir zambağın yaprağına düşersin

Yahut izbe düşlerimde gözlerimi ışıtan tanıdık fer’sin, sen

 

 

Göğsümü kabartarak ilan ediyorum bu sinsi hasrete

Selam bile vermiyor artık bana ne bir elem ne de gam

Seni çok seviyorum, asırlar ötesinden yüreğime sokulan ey ay yüzlü asyam !

 

 

Daha dün

Ve önce ki gün

Bir önce ki ay

Bilmiyorum hangi zamanı sayarsan say

Somut bir karşılığı olmayan sadakatle bağlıyım sana

Ve doyumsuzca dokunuyorum çok uzaklardan gelen bir tutam kokuna kana kana

 

 

Sararmış kağıtlara düşüyor gözlerinin rengi

Bir kara sevdadan yadigar usul usul

Yarına söylenecek masallarda beni bul !

Artık hiçbir şey bilinen zamanlarda değildir

 

 

Senin için kırdım kalemimi asyam !

Gümüş kupalardan kanımı içsin diye akbabalar

Sanır mısın yüreğime çöreklenen uzakta oluşunun ağırlığıdır ?

Parmaklarımın ıslaklığı ile hapsettim seni gönlüme

Tâ ki, bir turna maviliğinde

Bakire bir deniz kadar masumuz

 

 

 

Bana zemheri soğuk değildir asyam !

Sevda, gelincik tarlasına kanadını düşürür

 

 

 

 

 

( Sevda Gelincik Tarlasına Kanadını Düşürür... başlıklı yazı uytun tarafından 30.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu