Şımarık güvercinler fısıldadı kulağıma, yine kasım !
Hüzünlerimden öperek düşürdüler kanatlarını
Oysa ben hiç bir mevsime bu kadar borçlu kalmamıştım
Paramparça ettim bildiğim bütün tebessümlerini
Aşk, simsiyah saçlarından çamurlar akıtıyordu ölümlü sevdaların her can çekişinde
Kıymet bilmeyen bakışlarının harem-i ismetine iki büklüm süzülür göz yaşlarım
Ağladığımın farkına varmadan ıslatırım yağmurları
Ve bir yalnızlık serperim dağ yamaçlarına
Senin kokun bile yoktur
Rüzgara emanet edecek kadar
Özge masal sıcaklığında üşürüm uykulardayken sen
Düşlerine hüzünlerden not bıraktım yüreğine süresin diye
Gece yarıları somurtkan naralar eşliğinde
Pazarlıksız geldi, yine kasım
Çalıntı umutların sokularak koynuna
Acıyı çok sevdi daha bıyığı terlemeyen bu gönül
Yorgun bir mevsimin sarılarak bacağına
Gökyüzünden güneşi kazıyarak öpmek vardı alnından
Ama ben, oyuncaksız çocuklar gibi sensizdim
Bilmiyorum şimdi günahlarımı da sever misin şeytanı kıskanmadan ?
Gözyaşlarımı sürgün ettiğin bir yağmur ülkesinde ağlıyorum artık ben
Yalancı baharlara sırnaşarak
Ve boğularak kasavet dolu kadehlerde
Yine kasım,
Yine, sitem uğurluyorum sırtına hasret örttüğüm güvercinlerle
Kanım hala sıcak
Ve gümüş sırmalı yanağını okşuyor
Yaşamaktan vazgeçiren gözlerine yemin olsun ki