Etrafımızda gerçekleşen her şeyin oluşumu belli sebeplere bağlanır. Yaşamımızda
birçok mucize vardır ve ’sebepler’ nedeniyle birçok insan bunları göremez.
Örneğin ’gölge güneş nedeniyle oluşur’ düşüncesi gibi, her şeyin bir başka
’şey’nedeniyle oluştuğu mantığı, insanların çevrelerine alışkanlık gözüyle
bakmalarına neden olur. Bu bakış açısıyla oluşan ülfet, birçok insanın gaflet
içerisinde yaşamasının sebebidir.
Yarım tuz tanesi büyüklüğündeki
yumurtanın 100 trilyon hücreden oluşan, akıl ve ruha sahip bir insana dönüşmesi
kuşkusuz büyük bir mucizedir. Dahası bu dönüşümün her aşaması birer mucizedir.
Ancak insan, bağlı bulunduğu sebep sistemi nedeniyle bunu olağan bir olay gibi
görür.
Ey insan, ’üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni
aldatıp-yanıltan nedir? Ki O, seni yarattı, ’sana bir düzen içinde biçim verdi’
ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti. (İnfitâr
Suresi, 6-7-8)
İnsanın meydana gelişi normal karşılanır ama
yeni doğmuş bir bebek aniden konuşup yürümeye başlasa; bu, şahit olan her
insanın aklının ihtiyarını kaldırır. Ancak Allah, yılları sebep olarak yaratır
ve örneğin yaşlanma herkes için çok olağan bir durum haline gelir.
Evrendeki 300 milyar galaksinin ve her birindeki milyarlarca yıldızın
ayrı ayrı kendi yörüngelerinde hareket etmeleri, hatta bazen galaksilerin
birbirlerinin arasından geçmeleri sanki çok olağanmış gibi karşılanır. Çünkü
onları yörüngelerinde tutan ve düzeni sağlayan bir çekim kuvveti vardır.
Üzerinde yaşadığımız Dünya’nın hem bu gök cisimlerinden zarar görmemesi, hem iç
katmanlarındaki mağmadan etkilenmemesi çok hassas dengelere bağlıdır. Gerçekte
sebep mantığına göre düşünecek olursak bu dengelerin bozulması an meselesidir.
Ancak böyle bir şey yaşanmaz, yeryüzünde canlılık sürer gider. Bu, Yüce Allah’ın
rahmetinin ve korumasının her an üzerimizde olması nedeniyledir.
Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun
ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)
Sebeplerin
olması Allah’ın sonsuz aklını ve gücünü kavramamız için çok önemlidir.
Sebeplerin her birinin birbiriyle bağlantılı oluşu da, hiçbir şeyin rastlantı
sonucu olamayacağının kanıtıdır. Çünkü Allah üstün aklıyla her şeyi en küçük
detayına kadar takdir eder ve düzenler.
Allah hem yarattığı olayları,
hem de sebepleri her an kontrolü altında tutar. Yüce Allah Kur’an’da, gölgeyi
yarattığını ve ardından güneşi gölgeye sebep kıldığını
bildirir:
’Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir?
Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil
kılmışızdır. ’(Furkan Suresi, 45)
Enfal Suresi’ndeki bir ayette
de Allah, olacak olanı gerçekleştirmek için bir başka olayı delil kıldığını
haber verir:
Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak
yamacındaydılar, kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz,
kaçınılmaz olarak sözleşme yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz;
ancak Allah, olacağı olan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece, helak
olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir
delilden sonra hayatta kalsın. Şüphesiz Allah, gerçekten işitendir, bilendir.
(Enfal Suresi, 42)
İnsanlar gerçekleşen bir olay karşısında yine sebep
sistemi gereği, "bu sebepler bu sonucu yarattı" derler. Oysa ayetteki ifadeden
çok açıktır ki, aslında bu sonuç için bu sebepler yaratılmıştır.
Güneşin
sıcaklığının uzay boşluğunda dağılmadan hedefe kilitlenmiş gibi ilerleyerek
Dünya’ya ulaşması ancak Allah’ın dilemesiyledir. Gökleri ve yeri zeval bulurlar
diye her an kudreti altında tutan, göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş kuşları
boşlukta tutan, devasa gemileri suda batmadan tutan sonsuz güç sahibi Yüce
Allah’tır. Ancak yerçekimi, suyun kaldırma kuvveti gibi doğa kanunları, bu
durumlara sebep kılınmıştır.
İnsanlara çevrelerindeki her şeyi olağan
gösteren sebepler, gerçekte üzerinde derin düşünülmesi gereken iman
hakikatleridir. Canlı ya da cansız Allah’ın yarattığı varlıkların özellikle
detaylarındaki iman hakikatleri, Allah’ın sonsuz ilmini kavrayabilen kullarının
Rabb’ine yakınlaşmasına vesile olur.
Herşeyin sebeplere bağlı gibi
yaratılmasındaki hikmetlerden biri de, insanın sürekli imtihan olmasıdır. İnsan
hem Allah’ın yarattığı olaylar hem de sebeplerle de imtihan olur. Ve bunlar
karşısında gösterdiği ahlak ile sınanır. Olaylar sebepsiz olarak yaratılsaydı,
imtihan ortadan kalkardı. Allah, oluşan her mucizeyi aklın kabul edeceği
şekliyle yaratır. Ve böylece kullarının gaybe imanını ve Kur’an ahlakına uygun
davranışlar gösterip göstermediklerini sınar.
Sebeplerin birer perde
hükmünde olduğunu söyleyen Bediüzzaman’ın bu konudaki tefekkürü şöyledir: "Ey
sebepler dairesinde meydana gelen işleri, hadiseleri sebeplere isnat eden gafil,
cahil! Mal sahibi zannettiğin esbab, mal sahibi değillerdir. Asıl mal sahibi,
onların arkasında iş gören kudret-i ezeliyedir. Onlar ancak o kudretten gelen
hakiki tesirleri ilan ve neşretmekle muvazzaftırlar... Yalnız gafil ve cahil
olanlar hadiselerde ve vukuattaki hikmetleri, güzellikleri görmediklerinden,
Cenab-ı Hak’tan şekva ve şikayetlere başlarlar. İşte o şekva ve şikayetlerin
hedefini değiştirmek için esbab(sebepler) vaz’edilmiştir."
Her olay
için sebepleri en ince ayrıntılarla oluşturup, aklımızın kabul edeceği kurallar
zinciri içinde yaratan Allah, dilediği her şeyi, dilediği anda ve dilediği gibi
yaratmaya gücü yetendir.
“Gökleri ve yeri yaratan, onların bir
benzerini yaratmağa kadir değil mi? Elbette (öyledir); O, yaratandır, bilendir.”
(Yasin Suresi, 81)
Allah dileseydi her şeyi sebepsiz olarak da
yaratabilirdi. Ancak kılınan sebepler, bizlerin aklımıza uygun olması içindir.
Biliriz ki imtihan dünyasında sebepler bizim içindir, O sebeplerden münezzehtir.
Yüce Allah, Tek olan, Zatında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde,
hükümlerinde, asla ortağı veya benzeri, dengi bulunmayan, yoktan var edendir; O,
merhamet edenlerin en merhametlisidir.
(
Sebepler Birer Perdedir başlıklı yazı
fuatturker tarafından
5.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.