MUSTAFA KEMAL VE 70 YIL SONRA TÜRKİYE

 

 

Milletler tarih sayfaları arasında kendilerine yer bulmaya başladıkları zaman tarihe ışık olacak simalarıyla aydınlatırlar o sayfaları. Türk’ün 3000 yıllık tarihi içerisinde bu tür şahsiyetlerin namlarını saymak, sanırım mümkün olmasa gerektir.

 

Ergenekon’dan, Ötüken’den, Mavera’ün-nehirden, Altaylardan, akın akın Avrupa’nın içlerine akan, devrin Roma’sına saldığı korkuyu bugünkü torunlarının dahi yüreklerinden eksik etmeyen Atilla,

 

Çin’e ve milyar küsur sayıdaki Çinliye insanlığın yedi harikasından birini miras bıraktıran Mete,

 

Ata olma hasebiyle, damarlarındaki asil ruhu bugünkü torunu olan bizlere bir asalet abidesi misali miras olarak bırakan Oğuz Kağan,

 

Bizansı ve onun bugünkü köhnemiş zihniyetlerini hasedinden çatlatarak, güzellik adına tek, canların canı, canım İstanbul’u torunlarına hediye eden Fatih,

 

Ve adını zikredemediğim nice atalarımın ruhunun abidesi Mustafa Kemal… Nam-ı diğer; Atatürk

 

Güzelim Anadolu’ya kinlerini kusmaya gelen, Napolyonların, Anglo-Saksonların küstahlık abidesi torunlarını dize getiren Atatürk

 

Bugün Atatürk’ün 73. ölüm yıldönümü… Ancak unutulmamalıdır ki, adını tarihe yazanlar ancak ve ancak doğum yıldönümleriyle anılırlar.

 

Biz, canı alanın da, yüceltenin de yüce yaradan olduğunu bilen bir milletiz. Bu sebeple Üstat Necip Fazıl şöyle diyor:

 

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber

Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber?

 

Ölüm herkes içindir. Şüphesiz ki, her canlı da ölümü tadacaktır. Sizler, Atatürk’ün bedenine, resimlerine, heykellerine bakarak onu tanımaya çalışıyorsanız, bilesiniz ki, Atatürk öldü

 

Ama beyninizi onun ulvi fikirleriyle dolduruyor, onun Türklük gurur ve şuurunu yüreğinizde taşıyorsanız,

 

Körü körüne değil, ilmi, sanatı, kültürü öğrenmeyi ondan miras olarak alabiliyorsanız,

 

Şahsi çıkarınızdan ziyade milletin menfaatlerini gözetebiliyorsanız,

 

Dahası ilerlemek adına kendinizde güç bulabiliyor ve dimdik ayakta durabiliyorsanız

 

Bilesiniz ki sizdeki Mustafa Kemal ölmez.

 

Atam Bilge Kağan, meşhur abidesinde geleceğini gördüğü milletine öğütlerde bulunuyor ve düşecekleri hataları tek tek sıralıyordu. Türk tarihinde İkinci Bilge Kağan olan Mustafa Kemal’de gençliğe hitabesinde buyurduğu üzere diyor ki;

 

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

 

Ve ekliyor

 

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve harici düşmanların olacaktır.

 

Bugün, dünya gerçeklerinden uzak, okumayan, anlamayan, düşünmeyen bir gençliğin tehlike sinyalleri çalıyor.

 

Bugün, kendi yüce tarihini bilmeyen, izlediği filmlerden hayranlık duyduğu Amerikan tarihine özenen bir gençliğin tehlike sinyalleri çalıyor…

 

Bugün, ermeni gerçeğini, komşunun evindeki meseleymişçesine basit gören, bir neslin tehlike sinyalleri çalıyor…

 

Bugün NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözünün büyüsünü bilmeyen, Türklüğün sınırlarının nereden başlayıp nerede sonuçlandığını anlamayacak kadar dar kafalı dâhili bedhahlar yetişiyor. Ve bu bedhahların yetiştirdiği neslin tehlike sinyalleri çalıyor.

 

İşte Atatürk’ün bahsettiği dâhili ve de harici düşmanlık… Uyanık olmak bugün her Türk ferdinin asli görevidir.

 

Düşünün, bugünkü gerçekleri de gözünüzün önüne getirerek düşünün. O zaman Ata’yı gerçekten anlar, o zaman Ata’yı hayırla yâd etmiş olursunuz. Yoksa sizlerde iyi adamdı demekten öteye gidemezsiniz.

 

Atatürk, beden olarak bugün öldü. Gidenin ardından söylenen beylik bir laf vardır.

“Kendi gitti, yeri boş kaldı” diye. O, fikirleriyle, eserleriyle, Türkiye’yi doldurup, dünyaya örnek oldu; O, Savanora’da güneşlenen yağız delikanlı, çocukça sevinçleri yüreğinde taşıyıp gönülleri doldurdu.

O, Türklüğe şiar olmuş adıyla tarihleri doldurdu… O, en büyük eserim dediği Cumhuriyeti doldurdu.

 

Atam Bilge Kağan şöyle diyordu: “EY TÜRK, TİTRE VE KENDİNE DÖN.” Son söz demeden önce Ulu Önder’in ağzından Bilge Kağan’ın veciz sözünü zikretmek istiyorum:

 

 

Ey Türk istikbalinin evlâdı!

İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

Toprağın bol, ruhun şad olsun atam!..

 

( Mustafa Kemal Ve 70 Yıl Sonra Türkiye başlıklı yazı SELÇUK UĞUR tarafından 10.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu