Âdem ve Havva’dan sürgün veren insanlık aslına sadık kalmayıp türlü hayali esvapları yüzüne örterek bir palyaço halinde, bir şaklaban hüviyetinde yüz sürgünleri vermektedir.
Velhasıl bir güzel yüze, bir güzel nazara, bir güzel kokuya hasret kaldık.
Ahir zamana kaldık, cemalsiz kaldık.
Birinci yüz, aklımızda kalandır; her daim hatırladığımız.
İkinci yüz, artık hoş gördüğümüzdür alıştığımız.
Üçüncü yüz, “eh işte”lik yüzdür idare ettiğimiz.
Dördüncü yüz, “olabilir”lik yüzdür ihtimal verdiğimiz.
Beşinci yüz, “yok yahu”luk yüzdür şaşırmaya başladığımız.
Altıncı yüz, “yok olamaz”lık yüzdür imkân vermediğimiz.
Yedinci yüz, “yok yok”luk yüzdür aklımız uygun gelmeyen.
Sekizinci yüz, “hadi ordan”lık yüzdür yalan kabul ettiğimiz.
Dokuzuncu yüz, “vav”lık yüzdür aklımızı alan.
Onuncu yüz, “oha”lık yüzdür gördüğümüz.
On birinci yüzlük, “yok deve”lik yüzdür şahit olduğumuz.
On ikinci yüz, “çüş”lük yüzdür bu kadarı da olmaz dediğimiz.
Tanıdık yüz kalmadı; herkes maskeli, herkes ikinci yüzünü, üçüncü yüzünü, dördüncü yüzünü kullanıyor. Hayatın A ve B yüzü gibi olduk. Müdüre ayrı yüz, eşe ayrı yüz, arkadaşa ayrı yüz. Yüzsüzlüğün daniskası, şahikası, dik alası… Maske üstüne maske, yüz üstüne yüz… Bu deryada yüz babam yüz.
İnsanlık sanki maskeli baloda…
Yalan maskesi…
İhanet maskesi…
Dedikodu maskesi…
Adam kayırma maskesi…
Önce bir gözü sonra diğer gözü kör olan birisi, şair arkadaşına demiş ki:
“Bende artık insan yüzüne bakacak göz kalmadı.” Şairin cevabı şöyle olmuş:
Bir bin veren yüze kaldık. Ne yüzler varmış ki aslında yüz değil! Çıkar babam çıkar, kaç don giyilmiş üst üstte, kaç çorap çekilmiş üst üstte; o misal. ne Bakacak Göz Kalmadı..
Şairin Cevabı : " Merak Etme Zaten Bakacak Yüz de Kalmadı..! "