BİR HÜZÜN ŞARKISIYDI AYRILIK
Özlem dolu yüreğimde, hüzünlü bir şarkıydı ayrılık ve geceyi saran içli bir duygu.
Bazen deli rüzgârlara verdim bağrımı, bazen kavuran güneşe. Hüzzam şarkıların arkasından koştum delicesine.
Bir yanım hasret, bir yanım hüzündü. Mektuplar yazardım ayrılığın arkasından. Beyitler dizerdim içli, kafiyeli. Özlem, şiir olurdu kalemin ucunda.
Bir hüzzam şarkıydı ayrılık. Günün kasveti düşerdi üstüme. Hüzün sarardı ruhumu, vuslatı sevginin gölgesinde arardım.
Ömrüm beklemekle geçerdi pencere önlerinde. Nara düşen yüreğimde büyürdü özlem. Dalardım hülyalara, beni benden alıp atardı uzaklara.
Hazandı yüreğim sonbahar yaprakları gibi. Avuçlarıma dökülürdü kavlar. Özlem anası, hasret çocuğuydu ayrılığın. Hüzün vardı baktığım her yerde.
Mevsimler birbirine karışırdı ayrılığın kucağında. Medet umardım göçmen kuşlardan. Oysa güvercinlerdi posta kuşları, gönlümün umutları onlardı.
Nereye gönderecektim ak güvercinleri, uzaklık değildi ki ayrılık. Hasret gönül dağına odaklanmış kapı arkasıydı. Elini uzatsan tutacak gibi.
Bir gonca kadar yakın, bir yıldız kadar uzaktı visal! Ayın ötesinde, suyun berisinde aradım onu. Oysa can kafesime oturmuş karabasan gibiydi hasret, bir hüzzam şarkıydı dilimde.
Rabia BARIŞ