Arkadaşın, insan yaşamında çok önemli bir yeri vardır. Öyle ki arkadaşı, insanın
cennet ya da cehennem ehli olmasına vesile olabilir. Peygamberimiz (s.a.v)
arkadaş seçiminin önemini, "Kişi dostunun dini üzeredir; şu halde her biriniz
kiminle dost olduğuna baksın." (Bihar-ül Envar, c.74, s.792) hadisiyle açıklar.
Birçok insanın arkadaş edinme nedeni yalnızlık yaşamamaktır. İnanan
insan arkadaş seçiminde titizlik göstermeli, Kur’an ahlakını yaşayan insanlarla
arkadaşlık etmelidir. Peygamberimiz(sav) "Salih arkadaş yalnızlıktan daha
iyidir; yalnızlık da kötü arkadaştan daha iyidir." (Bihar-ül Envar, c.15, s.51)
buyurarak, yalnızlık korkusuyla arkadaş edinmenin yanlışlığına dikkat
çeker.
Arkadaş seçerken, karşımızdaki insanda Allah sevgisi ve korkusu
var mı, Allah’a teslim mi? Kadere inanıyor mu? Tevekkül sahibi mi? gibi sorulara
cevap aramalıyız. Eğer cevaplar olumlu ise o kişi makuldur, konuşulabilir,
arkadaş olunabilir. Allah’a iman eden insan akıllıdır; ondan insana zarar
gelmez. Ancak içinde Allah sevgisi ve derin bir Allah korkusu olmayan kişi ile
yakın arkadaşlık kurulamaz.
Hz. Ali(ra) insanın, arkadaşları vesilesiyle
tanınabileceğini şöyle ifade eder:
"Kimin durumunu kestiremiyorsanız;
dinini bilmiyorsanız, onun çevresine bakın. Eğer arkadaşları Allah’ın dinine
bağlıysalar, o da Allah’ın dini üzeredir. Şayet arkadaşları Allah’tan başkasının
dini üzere iseler, onun Allah’ın dininden nasipsiz olduğunu bilin. Çünkü
Resulullah (s.a.v) şöyle derdi: "Allah ve âhiret gününe inanan bir kimse kafiri
kardeş, faciri arkadaş edinmesin. Kim kafiri kardeş ya da faciri arkadaş edinse,
facirdir, kafirdir." (Bihar-ül Envar)
İnsanların çoğu iman ettiğini
söylediği halde Allah’ın hoşnut olacağı gibi bir hayattan uzak durur, yüzlerce
çelişki yaşar. Bu ahlaktaki kişi, inkar ifade eden sözleri ve davranışlarına
rağmen, kendisini doğru yolda zanneder, cennete gideceğine inanır, gerçekte ise
kendisini kandırır.
Allah’tan uzak yaşayan bu kişi, tıpkı kötülüğe
çağırırken şeytanın yaptığı gibi, arkadaşının ancak kendisine uyduğunda
kurtuluşa ereceğini ve kendisinin doğru bir yol üzerinde olduğunu iddia eder.
İnkara ve din dışı ahlaka davet ederken arkadaşına, onun iyiliğini istediği
yalanını söyler. Kendisine inanan arkadaşını böylece mutsuzluğa
sürükler.
De ki: "Bize yararı ve zararı olmayan Allah’tan başka
şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak
yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye
kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi
döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin
Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (En’am Suresi, 71)
Zaman zaman inançlı olduğunu söyleyen insanların Allah’tan yüz
çevirmiş, sapkın bir yaşamı olan kimselerle arkadaşlık ettiklerine tanık oluruz.
Ahlak dışı yaşayan bu tanınmış kişilerle birlikte olmaktan, onlarla çekilmiş
fotoğraflarının medyada yer almasından gurur duyarlar. Ancak diğer yandan bu
kişi, Müslüman kimliğiyle bilinen insanlardan uzak durur; adeta korkar. Örneğin
Peygamberimiz(sav) döneminde de onunla birlikte olmak büyük bir suçtu. Onunla ve
onunla birlikte olanlarla konuşmuyor, ticaret yapmıyorlardı. Dahası bu durum
yıllarca sürmüştü. Bu şeytanın bir oyunudur ve her dönem bu
yaşanmıştır.
Allah’ın Hikmetli Bir Örneği
Kur’an’ın Kehf Suresi’nde biri varlıklı diğeri yoksul olan
bahçe sahibi iki arkadaşın kıssası anlatılır. Sahip olduğu mülk ile büyüklenen
arkadaşlardan biri, bahçesinin sonsuza dek kurumayacağını söyler.
"Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime
döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım."
diye sözlerine devam eder. İman sahibi arkadaşı ise Rahmani bir
merhamet örneği göstererek onu şöyle uyarır:
"... Seni topraktan,
sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü
kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin? Fakat, O Allah benim
Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam." (Kehf Suresi, 37,38)
İman sahibi kişi, büyüklenen arkadaşının imanının zayıf
olduğunu fark eder ve imanını güçlendirmek için ona yardımcı olmaya çalışır.
Arkadaşına "bir damla sudan” yaratıldığını hatırlatır ve onu güzel ahlaka
çağırır.
Ayette, arkadaşını güzel ahlaka davet ederken ya da ona
ahiretine yönelik bir hatırlatmada bulunurken müminlerin izleyeceği yol tarif
edilir. Eğer arkadaşı, Allah karşısındaki aczinin farkında değilse, ona
acizliğini hatırlatmak, yapılacak en doğru davranıştır.
Kur’an,
Allah’tan yüz çeviren kişinin ahirette söylediği "Ah keşke!" ifadesiyle,
yaşadığı büyük panik ve korkuyu tarif eder. Bu kişi yaşamı süresince kendisini
uyaranlara kulak vermemiş, "batıla ve tutkulara dalıp gidenlerle
birlikte dalıp gitmiş" (Müddessir Suresi, 45), sapkın arkadaşlarına
uyarak yoldan çıkmıştır. Şimdi kendisi gibi dünya hayatında Allah’ın sınırlarını
korumayan, büyüklük taslayan insanların tümüyle beraber Allah’ın huzuruna
getirilmiştir.
Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanın yolları açık iken,
arkadaşlarının etkisinde kalarak kendisine tanınan fırsatı kaçırmış olmanın
verdiği pişmanlık gittikçe artar. Öyle ki ellerini ısırır, içini yakan dönüşü
olmayan pişmanlık sözlerine yansır:
"O gün, zulmeden, ellerini
(hınçla) ısırarak (şöyle) der: "Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş
olsaydım, Vah yazıklar bana, ne olurdu da filanı dost edinmeseydim. Çünkü o,
gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur’an’dan) saptırmış oldu. Şeytan
da insanı ’yapayalnız ve yardımsız" bırakandır." (Furkan, 27-28-29)
İman eden ve Rabb’ine teslim olmuş insan ise kötülüğe çağıran
arkadaşının değil elçinin sözlerinin kendisi için en hayırlısı olduğunu bilir.
Gönülden itaat eder, söylenenleri büyük bir şevk ve istekle uygular. Bu ahlak,
gerçek imanın kanıtıdır ve Allah, bu koşulsuz teslimiyeti yaşayanların kurtuluş
bulacaklarını müjdeler:
Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse,
işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve
doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?
(Nisa Suresi, 69)
Allah’a dua edelim, dünyada bizleri Kendisine
yakın güzel ve iyi insanlarla, ahirette de peygamberler, doğrular, şehitler ve
salihlerle arkadaş kılsın...
(
Kuranda Arkadaşlık başlıklı yazı
fuatturker tarafından
27.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.