Kur’an’ın,
"Kendinden bir nimet olarak göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Casiye Suresi, 13) ayetiyle tüm evrenin "insan için" yaratıldığını düşünmeye çağrıldığınızı hiç düşündünüz mü?


Üzerinde gerçek anlamda düşünmemiz gereken ne çok şey olduğunu?

Örneğin şu an 560 km yukarıda, Güneş’teki patlamalar nedeniyle hızı saatte 100 binlerce kilometreyi bulan radyasyon fırtınalarının gerçekleştiğini...

Uzayın -273 derecelik dondurucu soğuğunu...

Yıldızların içinde ise milyarlarca derecelik sıcaklık olduğunu…

Uzay boşluğunda büyük bir hızla savrulan göktaşlarından nasıl korunduğumuzu…

Her gece uykuda adeta öldüğümüzü ancak sabah yine bir önceki günkü bilinçle yeni güne başladığımızı…

Kur’an’da, Allah’ın verdiği nimetler haber verilir ve insanlara bunlar için şükretmeleri hatırlatılır. Bu nimetlerin bir kısmı şunlardır: İnsanın düzgün bir biçimde yaratılıp var edilmesi, işitme, görme gibi duyuların verilmesi, gece ile gündüzün yaratılması, Allah’ın kullarına güzel ahlakı bildirmesi, ayetlerini açıklaması, müminleri temizleyip arındırması, günahların bağışlanması, ibadetlerde kolaylık sağlanması, müminlerin sıkıntılardan kurtarılması, insanların yeryüzünde yerleşik kılınması ve verilen geçimlikler, içmek için yaratılan su, topraktan çıkan ürünler, insanların hizmetine verilen hayvanlar, insanların emrine sunulan deniz ve içindeki ürünler, süs eşyaları, denizde giden gemiler...

Allah’ın insana verdiği nimetler, sayılamayacak kadar çoktur. Özellikle diğer canlılarla kıyaslayacak olursak, insanların ne kadar çok özelliğe sahip olduğunu anlayabiliriz. Örneğin, baş parmağı yalnızca insan kullanabilir. Yalnızca insan gülebilir ve diğer canlıların seslerini taklit edebilir. Hayvanlar ise yalnızca Allah’ın kendilerine vermiş olduğu seslerini kullanabilirler. Ayrıca hayvanların belirli yiyecekleri vardır, insanlar ise çeşit çeşit yiyeceklerle beslenirler.

Tüm canlılar Allah’ın ilhamıyla ve buyruğuyla görevlerini yerine getirirler. Örneğin arı, Allah’ın vahyi ile, insanlar için kendi ihtiyacının çok üzerinde sürekli bal üretir. Canlı ya da cansız yaratılmış herşey fıtratına göre davranır. İnsan hariç... O, sahip olduğu bunca nimete rağmen nankörlük eder. Hayvanlar Yaratıcısına teslim olurken, insan teslim olmakta zorlanır.

Çoğu insan, yalnızca çok büyük ve çok özel bir nimete kavuştuğunda ya da büyük bir sorunu atlattığında şükreder. Oysa insanın her anı nimetlerle doludur. Yaşamı, sağlığı, aklı, şuuru, görebilmesi, işitebilmesi, soluk alabilmesi; bunların tümü çok büyük birer nimettir ve her an insana sunulur. İnsan, her biri için ayrı ayrı şükür içinde olmalıdır. Ancak gafletteki kişiler, bu nimetlerin değerini bilmez, yitirdiklerinde anlarlar.

Müminler ise herşeyin gerçek sahibinin Allah olduğunu kavramışlardır ve Katından rahmet olarak sunduğu her nimet için O’na şükrederler. " Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz." (Tekasür Suresi, 8) ayetiyle bildirildiği üzere ahirette Rabb’leri karşısında yapayalnız sorgulanacaklarının bilincindedirler. Şükürleri yalnızca maddi şeyler konusunda değildir. Allah’ın bahşettiği akıl, iman, sağlık, ilim, basiret ve güçleri; bunların hepsi şükür vesilesidir.

İmtihan mekanı olan dünyada davranışlarımızla imtihan oluruz. Allah Kur’an’da, "Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. (İnsan Suresi, 2-3) buyurur. İmtihan olan insan iki yoldan birini seçer; şükrü ya da nankörlüğü. Şükür imanla, şükretmemek yani nankörlük ise inkarla gelir.

Kur’an’da, "Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir. (Nisa Suresi, 147) buyrulur. Allah kullarına azap vermeyi dilemez. Ancak insanların çoğu bencil, zalim ve nankör bir karakter sergiler. Allah sayılamayacak kadar çok nimet yaratırken bu kimseler Yaratanı düşünmezler. İnsan, gittiği bir evde çok güzel hazırlanmış bir masa görse kimin hazırladığını merak etmeden hemen oturup yemekleri yemeye mi başlar?..

Allah’ın, bahşettiği bunca nimet karşılığında bizden istediği tek şey nankörlük etmememiz ve O’na şükretmemiz. Dahası Allah şükredersek artıracağını da haber verirken... Bu kadar mı zordur istenen?..

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34)
( İnsan Pek Zalim Pek Nankör başlıklı yazı fuatturker tarafından 20.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu