dağlar bir gidip bir geliyordu cehenneminde ayrılığın
sessiz kalıyorduk koridorlarında sahte buluşmaların
sonunun tesellisiz bir müebbet olduğunu bile bile
vazgeçmiyorduk martların katıp kanatlandığı sevdalardan
ve muzdaripti ayrılanlar
göçmen kuşlar aşkı ayaklarında ölü bir balık gibi taşıdığından
sırf bu yüzden kanayan şarkılarla avuttuk içimizdeki çocuğu
kimse duymasın diye de sustuk
sensizliği bir türlü seni bir türkü gibi seviyorduk
gözlerinin geç kalınmış öykülerinden
yağmurlar başlattık hazırlıksız sonbaharlara
kahramanları öldü en sevdiğimiz romanların
tüm o şarkılar ve yağmulardan sonra
sevmeye en başından başlamalıydık
sokaklarında sevdayı
bir meşale gibi gururla taşıyacaktık üzerine karanlığın
çatlaklarından sızacaktı kelimeler
belki de ilk kez şair yanımızla tanışacaktık
şimdi bir yangın gibi yükseliyor üzerimizde ateşten bulutlar
ki her biri mutluluğa fırtınadan önceki barikattırlar
yoktur alaca karanlığında bir tasviri bu hazin gecenin
dağılır sultaniyegah sazlar artık bir başka çalınırlar
mehmet gökhan damar