Pusula seni gösteriyor
her kavuşma öğleden sonrası takvimde
Oysa gittin koca bir ayrılık kaldı elimde
Med-cezir sonrası
kıyıya vuran denizyıldızları kadar çaresizim karşında
Keşkesi yok artık,
dönüşü yok, hataydı
yaralı yüreğimde seni saklamaya çalışmak
Şimdi ne kopabiliyorum senden
ne de düşünü kuruyorum düş gecelerimde
Bir sen yoksun gecelerde
çırılçıplak bütün yüreğinle…
Oysa en elzem sendin benim için
yaşanılası coğrafyada
Koca şehir küçük odam,
gökdelenler ortasında yıkımı bekleyen
kerpiç ev gibi çaresizim
İçimde Kürdili Hicazkâr acılar, Hüzzam!
Teli kopuk keman sesi sesin
Sesimi duyunca hüzünbaz bulut gözlerin
Ben camlarını tırmalıyorum;
aksi sedan düşerken yağmur sonrası odamın
Senin gözlerinde acıya gebe susuşlar
Kaçıncısını aldırıyorsun gözyaşlarının
Hangi iki yürek arasında kalakaldın zavallı yüreğim
Ceketimi giydim
haydi çıkalım
ayaza ve yağmura inat
göğü yırtılmış gecenin kollarına
Kaçıncı sigaranın başını eziyorsun
kül tablasında ellerim
Bunca acı bunca eziyet
hangi yüreğin bıraktığı telaştır üzerine
Acıya öykünür yürek,
kucak dolusu mutlulukla
kapı aralığında beklerken beklenen…
Şimdi neresinde kaldık heba edilmiş ömrün
Hangi duraktan bineceğiz son yolculuğa
Hep acıyı yazmış ellerim,
son durakta son otobüsü beklerken
otobüs camının buğusuna yansıyan
sevgilin suretinde.
Bu akşam şiir satıyorum yüreklere ucuzundan
Kumdan yapılmış değil, ateşle harlanmış
Denizin ortasında savrulan bir geminin kaptanıyım
Su alıyor güvertem bütün tayfalar terk etmiş
Batıyorum tutsana dümenimden
Yüzüme bak şimdi
o hep kül bastığın yaraları göreceksin
Hep içine oturmuş acılarla sohbete duran
resmin önünden geçeceksin
Kurumuş çatlak dudaklarımın arasından kopan her hecede adın
Yağmur duasına çıkmış bozkır
kuraklığında ıslak bedenim
Her şeye alışılır acıya, ayrılığa…
Bir alışılmaz yokluğuna…
Avazım çıktığı kadar susuyorum!
Söylenecek kelimelerin hepsini tükettim
Bu yaşadıklarımız bir sanrıdan ibaret
Kendine bile sözü geçmeyen bir adamın
Şiire hükmetme çabası
Yoksun artık!
"Elma, ağacından çok uzaklara düşmüş"
Yaşananlar
bebeğin bile görmeyeceği karışık düşmüş…
23.04.2008-Ağrı
(
Hüzzam başlıklı yazı
Mehmet Avcı tarafından
22.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.