1
Acıkmışa
benziyorsun dostum!
Acıkmışa
ama öyle biber dolmasına değil, ekmeğe peynire değil de benim yazılarıma çok
acıkmışsın gibi! Haklı mıyım?
Seni
öylesine tanıyorum ki…
Bu
da benim sen olmamdan geliyor…
Ben,
sen olduğumda senin gibi düşünüyor, senin gibi yazıyorum… Ben, sen olduğumda
duyuyor, hissediyor, yaşıyor ve galiba insan oluyorum…
Ama
sen olmadığım zamanlar çoğalmaya başladı. Bu zamanlarda sanki kendimi
tanıyamıyorum. Bazı insanlar vardır iki kişilikli; biri dışarıya, biri içeriye
değişik kişilikli.
Bende
iki kişilik var; biri sen olduğum zaman, diğeri ben, ben isem… Seninle doğmak,
seninle ölmek gibi sözcükleri; benim ben olduğumda düşünemiyorum bile ama sen
gibi düşünmeye başladığımda sokaklar sesleniyor, çiçekler kafalarını
kaldırıyor, insanlar gülümsüyor… İçimde sızı kalmıyor. Özlem denilen büyük
biçki bile yeniden bilenme gerektiğini bildirmiyor. Bu da ben sen olduğum için
o anda.
Ama
ben, ben olduğumda umutlarım paramparça.
19
Ocak 2008
PAPATYA
2
“Paramparça”
olmak… Benim de yakama yapışıyor bazen. Ben de kendimi boşlukta hissediyorum.
Delişmen gönlüm, aklımın ipini eline alıyor, fırtınaların önüne bırakıyor beni.
Rüzgârın insafına kalıyorum o zaman. Kanatlarımı istediğim gibi kullanamıyor,
uçuyor, çok defa karlı dağların ardına düşüyorum.
Karlar,
yalnızlık günlerimizin saçlarımıza düşürdüğü aklar… Karlar, sensizlik
günlerimizin resimleri. Birbirimize hasret kaldığımız anlarımız. Gönül gönle
ısınamadığımız sessiz çığlıklarımızın dağlara düşmüş yankıları.
“Paramparça”
olmak… Sığınmak istediğimiz limanımızı arayışımız. Sevgiye yüklü olduğumuz,
susuz kaldığımız anlar. Gökkuşağının yedi renginden tekini olsun
yakalayamadığımız anlar. Sensizlik zamanımız canım…
“Paramparça”
olmak… Gelip geçici sıkıntılarımız.
Sonrası,
bayram edeceğimiz günler. Değer bilme denilen şey! Özlemlerimizin çiçek çiçek
açması; kâh kırmızı gül, kâh mor karanfil olarak yüreklerimizi ayaklandırması.
Sevgimizin mihengi!
Peynir
ekmek, derdim değil benim.
Derdim
sensin…
Sesinin
kulaklarımda çınlaması, gözlerinin gözlerime gülümsemesi. El ele tutuşmamız,
diz dize olmamız… Sevda bahçesinde tutuşma vaktimiz. Bayramımız…
“Paramparça”
olduğun anlarda, umutlarımı umudun yap sen de. Hep ben kal… Olur mu?
Hep
ben kal…
Olur
mu?
Ben
de öyle yapıyorum çoğu zaman.
Senleşiyorum…
Gönlüm
tutuşuyor, mısra mısra şiir olup yağıyorum. Dudaklarına düşüyorum.
Sen
de öyle yap…
Hep
ben kal…
Olur
mu?
19
Ocak 2008
Oyhan
Hasan Bıldırki