Keşke bütün hayaller çığlık atsaydı sık
sık,
Şairlerin nefesi mecliste tıkanmazdı.
Yüzlerde güller açar, olmazdı asla asık,
Sultanlarım sancıyla durmadan
yakınmazdı.
Şimdi artık mısralar anlatmıyor sevdayı;
Çağlatıyor kalemler bülbülsüzce sedayı.
Şairlerin gözüne aniden perde indi,
Arzuların yerine hüzünler otağ kurmuş.
Titreyen gönüllere koyu katranlar sindi,
Bugünüm hızlı hızlı beni canımdan
vurmuş.
Şimdi artık mısralar anlatmıyor sevdayı;
Çağlatıyor kalemler bülbülsüzce sedayı.
Dile gelen güfteler poyraza teslim oldu,
Yangın yüklü heceler sönüyor sitelerde.
Kalplerde yaşatılan ilhamlar bir bir
soldu,
Hekimlerin elleri katran reçetelerde.
Şimdi artık mısralar anlatmıyor sevdayı;
Çağlatıyor kalemler bülbülsüzce sedayı.
Takvimlerin yaprağı dert anlatır bu
gece,
Şiirler neşesizce esiyor soğuk soğuk.
Cananların elleri yarılmaz hece hece,
Gözlerden sızar durur kor yaşlar oluk
oluk.
Şimdi artık mısralar anlatmıyor sevdayı;
Çağlatıyor kalemler bülbülsüzce sedayı.
Pervane gece gündüz eline alev alır,
Duyguları haykırmaz, tükeniyor sermaye.
Yaşattığı arzular hoyratça mayhoş olur,
Yandığı seherleri edemiyor himaye.
Şimdi artık mısralar anlatmıyor sevdayı;
Çağlatıyor kalemler bülbülsüzce sedayı.