Yazamaz olur bazen tüm kalemler. Kırılır, tıpkı bir kalbin ortadan ikiye ayrılması, etlerinin lime lime edilip, parça pençik olması gibi.
 
Vücudunun tam ortasındaki o muhteşem şey her dem olduğu gibi çarpmaz bu kez. Bir ara kesilir. Ara verir, neden bilinmez ama normal vakitte atan o meret şey bu vakitte atmaz. Durur işte! Nedensiz ve sebepsiz... Cümlenin sonuna koyulan nokta misali, aniden duruverir.
 
Nedensiz ve sebepsizdir demiştim. Düşünürsün neden durduğunu o meretin?! Neden ve niçin? Hiç bir sebep yok iken o lanet olası ritmin bir anda bozuluvermesine bir türlü akıl sır erdiremezsin.
 
Tek o mu? Hayır... Hayır... O sıkıntılı anda ağrıyan beynin, sinüzitin azıp kudurduğu zamanda ortadan ikiye ayrılan kafatasın, bir papatyanın, leylağın eşsiz kokusuyla içinde envai çeşit çiçek açan o kurgusal zekan bu kez daha farklı işlemeye koyulur. Çark her zamanki gibi dönmez kısacası. Bir anda med-cezir'e uğrar. Saatin ileri gitmesi durur, aniden geriye sarar. Mazi, gelecek olurken; gelecek hiç bir zaman yaşanmaz. Tekerrür eder durur, temcit pilavı gibi önünüze konulan o bir avuç saçma sapan, hatırlandığında kafa karıştırmaktan başka bir halta yaramayan anılar.
 
"O boktan hayatın her bir boktan sahnesi başınızın etrafında, çizgi filmlerde olan sarı yıldızlar gibi döner durur."
 
Mutlu olduğunuzu sanarsınız. Her bir hatıranın içinizde depreştiğini hissetmek, zihnin o paslı, nem ve küf kokusuyla yoğrulmuş, kasvetli odasından sıyırdığınız o anının size geçmişinizi tepmek istediğini bile göz ardı edersiniz. Anı, o olunca, gelecek yok olur. Geleceği olmayanın ise geçmişi kalır elinde!
 
Giderek yaşlanırsınız. O buruş buruş olan teninizin, izlerle dolu yüreğinizin üzerinde gezinen o narin, masumane dokunuşları bile aldırmazsınız. Her ne kadar yaşınız kemale ermiş olsa da zihniniz kemalden daha geri de, atiden milyonlarca yıl ötededir. Bir önceki günün temcit pilavını yemektesinizdir bir nevi. Boktan hayatın bitmek bilmeyen o pilavını.
 
Bir müddet sonra toprağa karışmayan ama o topraktaki petrolde nasibi olan bir fosil oluverirsiniz. Her ne kadar açıktan denilmese de herkes sizi, "Yaşayan fosil olarak" nitelendirir belki de. Yaşayan ve kendi devrindeki tek dişli canavarlarla savaşan o iri yarı, titrek kalpli, kesik nefesli, kırış kırış tenli bir fosil.
 
Her vakit bir küfür savurursun hayata. Sigarayla halleşmiş nefesinin küfürle olan birleşmesini dahi bir çok kez hiçe sayar, çoluk çocuk, büyük, küçük demeden söversin içinden geldiğince. Rahatlar mısın, bilmem, ama kendine edersin işte. O kahrolası beynin, o boktan hayatın içinde sürüklenir gider, amaçsız balıkçı kayığı gibi. Ne bir kürek çekersin, ne de aç karnını doyurmak için o kayıktan denizin tuzlu suyuna bir ağ atarsın. Yüreğin yetmez, kalbinin titrek ritmi bir anda duruverir.
 
Kayığın küreklerinide kaybettiğin vakit, işte o zaman, iyiden iye sarpa sardın demektir. "Boka battığının ispatıdır tüm olanalar." Denizin o sermest akışında gider durursun. Ve tüm "nasılsın?" sorusuna, "iyim"  demekten sıkılmazsın. Ama bilirsin işte, bu boktan hayatta yapmacık bir gülümsemenin ardına yapıştırdığın o "iyim" kelimesinin kalbine verdiği tüm zararları, yüreğindeki hezeyanları.
 
Kendini kandırırsın anlayacağın. Gerçek bir gülümsemenin, o masumane bakışın ardındaki aldırmaz tavrını kaybettiğine yanar durur, her şeyi sarpa saran beynine kulak verdiğin için yüreğindeki pişmanlığı geç de olsa fark edersin. Fark edince olan nedir biliyor musun? Kaybolmuş onca vakit... Kaybolmuş onca anı ve kaybolmuş onca güzelim zaman...
"Nasılsın?"
 
"Bu boktan hayatın içinde, boka düşmeden yaşamak nasılsa öyleyim. Dudağımdaki  yapmacık gülümsemeleri bir kenara atmış, hiç bir şeyi aldırmadan sadece mutlu olmayı amaçlamış bir insan nasılsa öyleyim."
( Boktan Hayat başlıklı yazı Galip Argun tarafından 15.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu