Öte kart bedavadır.

Faizsizdir.

Reklamı yoktur,

Sevabı boldur.

 

Çıplak gelip bu âleme çıplak gidecek olanadır sözüm:

            Gözün midesi yoktur ki doysun!

            Ha babam koy, koy babam koy! Tıka basa koy. Tıksırıncaya kadar koy. Herkes 1,5 / 2 metrelik bir saltanata sahiptir. Şu mezardaki kafa, kol, bacak, çene kemikleri bak nasıl da acayip bakıyor bize. Kim bilir belki de bir padişaha aittir, belki de dünyalar güzeli birine…

Ölmekten kimse sağ kurtulamayacak! Bu kesindir.  O zaman bu mal mülk sevdası neden? Bu dünyaya aşırı bağlılık, yağlılık beyin olarak, kalp olarak kapalılık.

“Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi” desem mesajı alır mı insanoğlu?

 

Uçuruma gül atıp yankısını bekleyenlere ithaf olsun bu yazım. Ellerini duaya açıp şefaat bekleyenlere hediyem olsun bu yazım.

            Verdiğiniz kadar alırsınız. Aldığınız kadar veremezseniz. Âleme "Çıplak geldik hiç bir şeye sahip olmadan, çıplak gideriz."diye bunu akledebilenlerden misiniz?

Yunus ağzıyla:

“Ana rahmindeydik indik pazara

Bir top kefen alıp döndük mezara.” diye bunu nakledebilenlerden misiniz?

Diyojen’in elinde bir tası vardır başkada bir şeyi yoktur. O tasla su içer. Bir gün çeşmenin başında bir çocuğu su içerken görür. Çocuk iki elini birleştirmiş avuçlarıyla çeşmeden su içmektedir. Diyojen bu çocuğun durumunu görünce, elindeki tası fırlatır atar. “Buna da gerek yokmuş.” der.

Buna da gerek yokmuş diyebileceğiniz kaç eşyanız var. Sayın hemen; telefonunuz, bilgisayarınız, televizyonunuz, eviniz, arabanız, ayakkabılarınız… Daha onca şey! Kaçından vazgeçebilirsiniz? Yahut kaçı olmadan ferah bir yaşam sürebilirsiniz?

            El gitmez bir kere, göz doymaz asla! Hasislik vardır serde, insanlık kalır yerde mühim değil bu işte. Tuvalet dahi gitmez çabuk acıkmamak için. Biriyle tokalaşsa parmaklarını dahi sayar, çalınmasın diye. Moliere’in ‘Cimri’sidir o! Yahut tam tersi bir tiptir karşımızda arzı endam eden. Cep delik mintan deliktir!  Meteliğe kurşun atmaktadır. Orhan Veli “Delikli” şiirinde demişti ya:

            Cep delik, cepken delik,

               Kol delik, mintan delik,

               Yen delik, kaftan delik,

   Kevgir misin be kardeşlik!

 

Yahut Akif misali Seyfi Baba’daki ifade gücüne erişelim:

“Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Önce amma şu fakir âdemi memnun edeyim.
Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sade!
O zaman koptu içimden şu tahassür ebedî:
Ya hamiyetsiz olaydım, ya param olsa idi!”


 

Erzurumlu Naim Hoca yine hararetli bir vaaz veriyordu. Günah ve sevap konusunu anlatıyor, insanın günahı da, sevabı da bu dünyada kazanacağından söz ediyordu. Konuyu anlattı anlattı, en sonunda şöyle dedi:
            - Bahın gözüm cemaat! Günahnan sevap neye benzer bilir misiz? Hani yeni çıhmış bir maçine varya, bankalara goymuşlar, bele gidir içinden para çekirsen.

Bu arada cemaatten biri "Hocam onun adı BANKAMATİK" diye ikazda bulundu. Naim Hoca tasdik ederek:
            - Temam, işte o matik var ya, ona gidir bir kart sohirsen sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçine hemen istediğin parayi verir. Yoh daha önce para yatırmamışsan, maçine sene diyir çi : "Ula gavat, sen ne parasi yatırdınki şimdi de benden isdirsen? Hadi ordan çekil! " İşte sevap da buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan, öbür dünyada garşına gelir. Yapmassan, heç bir şey bekleme!

Sevabı olamayana eyvahlar ki eyvahlar!
            Kartınız insani olandan yana yüklüyse sorun yoktur sanırım.

İyilikten yana dem vuruyorsa kartınız sorun yoktur.

Güzel olanla doluysa mesele yoktur.

Kartınız ahlakiyse tamamdır.

Mesela kadına şiddetle lekelenmemişse baş üstünedir.

Harama bulaşmamışsa iyidir.

Kula kulluk yapmamışsa yakışır.

Dünya malı ile hem dem olmamışsa sezadır.

Bir insan daha ne ister! Ötelere o kadar yük götürüyoruz ki hepsi bu dünyanın yükü yani faturası… Aslında yaşarken yükte hafif pahada ağır olanı yüklenmeliyiz. Biz tam tersini yapıyor; yükte ağır paha da hafif olanı yükleniyoruz.

Sonumuz hayrolur inşallah!

( Öte Kart başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 16.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu