Bazen karmakarışık, bazen isyanlarda, bazen küllen mutsuz, bazen taş gibi duyarsız, bazen de – en kötüsü – bomboş hissedebilirsin kendini, felsefi olarak kendini sorgulaman yatar bunun altında, insan olmanın yetkilerini kötüye kullandığını, en azından yeterince iyi değerlendiremediğini düşünürsün, ve acımasız yargılamaların başlar ; “ ben agresifim, tersim,aksiyim, sıkıntıya gelmem, kaçarım, duyarsızım, kaprisliyim, her şey benim hatam, bir işe yaramam..” vs. vs. vs.

 

Oysa ki bir yetkinin kullanımı için öncelikle “ var olması ” gerekir, ananı, babanı, aileni, kardeşlerini sen mi seçtin ? Okulunu, işini, gücünü sen mi seçtin ? Kim seni sevecek seçimine yeter mi gücün ? Hayır, hayır, hayır. Birileri dünyaya gelme eylemine start verdi, ve doğdun, tüm sıfatlı maaile ve akrabayı taallukat birer veri olarak sunuldu önüne, hem de bila bedel, istediğin gibi harcayabilirsin dediler, arada da büyüklere saygıda kusur etme safsatasıyla.. Sen hep bu verilerle mutlu olmaya çalıştın.

 

İyi bir koleji kazanamadı, süper bir üniversiteye gidemedi, napalım bu kadarmış çocuğumuzun yeteneği dediler, sen gazoz kapağından çıktın ya, fırsat eşitliğinden yararlanarak her çocukla aynı kurslara gittin ya, cindylerle barbielerle büyüdün ya, batmanlerle, calioularla hasbihal ettin ya, hep 36 renk faber castellerle çalıştın ya, okul servislerinde, sıcacık arabalarda yüzünde tebessümlerle gülüş oynaş vardın ya okuluna, plazmanda bez bebek izleyip, akşam yemeğinde çoktan seçmeli tercihini kullandın ya, bunca bolluk senin psikolojini her daim dimdik tutup, hiiiiç imrenmedin ya …

 

Elbette her ailenin yaşam koşulları bir olmaz, amma aklın yolu tektir ya bunları sağlarsın, ve bunların kişisel erdemlerle hiçbir alakası olmadığından hareketle, yine adam gibi adam bir evlat yetiştirirsin, ya da çok güçlü bir sevgi ve alakayla, sıcaklık ve şefkatle, anlayış ve sağduyuyla, doğrularla ama sadece doğrularla, fethedersin evladının kalbini, her saniye anlatırsın ona yaşamı. Boşluğunu sıcaklığınla doldurursun, bunun adına da  “ s o r u m l u l u k “ diyorlar.

 

Okumak istedi de okutmadık mı ? Kazandı da göndermedik mi ?  Hem canım biz gördük mü sanki bunları, bizim neyimiz vardı ki, adam olacak çocuk baştan bellidir zırvalıkları hazırdır bir bir mazeret olarak, ve hemen yırtarlar m- e –s – u – l – i – y – e – t – t – e - n. Kendi karnelerindeki zayıflar için çocuğunu fırçalamak da bir tatmin yöntemidir hülasa.

 

Eee napsaydık yani ?

 

Evlenme kardeşim, bıçak zoruyla mı dayattılar ? Hadi evlendin, çoluk çocuğa karışma bari, bembeyaz öl.

 

Yaptığın işi ve öncekileri isteyerek mi seçtin sanki ? Hangi özgürlükten bahis edebilirsin ? Şehir belli, mekan belli, firmalar belli, iş arayanlar belli, pozisyonlar belli, evdeki geçim belli, koşullar belli, çevre belli, belliler içinden çoook özgür bir seçimle çizdin yolunu, aslında sana çizilen yola girdin tekrar, ne dahlin var ki bunda arkadaşım ? Ne iş hayatında, ne mektebinde, ne mensubu olduğun ailede, ne de kurduğun ailede, kelimenin en saf, en geniş anlamıyla, ne dahlin var arkadaşım ?

 

Halen çoluk çocuğa karışmamışsan, bu hayatta gerçek anlamda halen hiçbir yetkin yok, özgürce seçebileceğin hiçbir alan yok, kendim istedim sözü özünde bir yanılsamadır, hayatını birleştireceğin insanı seçmek ise tam bir piyango, başlı başına bir şans, her gün kendimizi sorgularken, kendimiz kendimizi yıllarca tanıyamazken, kim bizi kendimizden daha iyi tanıyabilir ki ? Dünyanın en büyük kumarı, en büyük şans oyunu burada yatıyor işte.

 

“ eeee ,hayat böyle kurulmuş böyle gidiyor işte, herkes aynı düzlemde aynı dünyaya gelişle yaşıyor, kimsenin bir sorumluluğu yok o zaman “  mantığı ise sadece işin ucuzuna kaçmak, partnerını seçmek de bir teferruat aslında, ama çocuk sahibi olmak, işte bembeyaz ile kapkaranın başladığı nokta orası. Yetkini özgürce kullanabileceğin yegane alan, bu dünyayı daha yaşanılır kılabileceğin yegane alan, sana dayatılan gidişe dur diyebileceğin, aynı hataların tekrarını engelleyebileceğin yegane alan burası.

 

Ya bembeyaz, günü geldiğinde elveda demeli yaşanmışlıklara, Ya bembeyaz olmanın mesuliyetini aktarabilmeli yeni nesillere, Ya da kapkaralar ordusuna bir nefer daha yetiştirilmemeli, bence insan böyle yaşamalı.

 

Eğer mecbur kalırsam, eğer bir seçim yapmaya zorlanırsam, tüm sevgime ve saygıma tüm minnetime karşın, çocuklarım için, çocuklarım uğruna, ben her an anamı, babamı, kardeşlerimi, bilumum insanları silebilirim hayatımdan, kimseye geniş felsefi anlamında bir borcum yok, yaşama şükranımı Rabbime borçluyum, ve madem bu yetkiyi kullandım, hayatları boyunca tüm çocuklarımın babasıyım, attıkları her adım sorumluluğumdur, ben yaşadıkça, onlar beni atsa da, reddetse de, ben evlatlarıma uzak duramam, madem bembeyaz bir yaşamı riske atıp çocuk sahibi oldum, bembeyaza yakın noktalarda kalabilmeliyim, yoksa nasıl hesap veririm hayata ?

 

Herkes bembeyaz doğar, kimse kapkaralıktan beyazlığa çıkmaya çalışmaz, önemli olan o noktada kalabilmektir.

 

Çocuk sahibi olabilmek dünyanın en güzel duygusudur, yüce Rabbimin geçici olarak size tevdi ettiği bu yetkiyi kullanırken, hayatı daha yaşanılır kılabilmenin, kendi yaptığınız hataları tekrarlamamanın anahtarı da elinizdedir, ilk dizelerdeki soruları acımasızca kendine soran bir evladı hayat oyununa sunmak da, seçim sizin.

 

Yazdıklarımı ana babaya vefasızlıkla özdeşleştirmek fevkalade sığ bir yaklaşım olur, ana babaya vefamızı ve minnetimizi bence ; dünyayı çok daha yaşanılır kılabilecek evlatlar yetiştirmek ile ödeyebiliriz.

 

Çoğunuz halen bembeyazsınız bense sanırım gittikçe koyulaşan tonuyla gride kalmaya çalışıyorum.

 

Mehmet Çağatay ÜNLÜTÜRK

( Herkes Bembeyaz Doğar başlıklı yazı MCU :) tarafından 7/11/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu