Gerek kullanım kolaylığı gerekse göreceli ılımlı anlamı itibariyle “ tebrikler “ enstrümanı bence sitemizin en anlamlı uygulamasıdır ve şahsımın zinhar boş geçmediği bir bölümdür, şiir ya da yazı sosyal yaşam görüşüme, ideolojime, önceliklerime tamamen aykırılık arz etse bile ; olası tüm handikaplarına karşın tık’lamadan geçmem.
Hayatımızın bazen beş on dakikasını bazen birkaç saatını belki de birkaç gününü yazmaya tahsis edip kendi şahsi emek çıktımızı asıyoruz sayfaya. Alternatifinde yapılacak onlarca faaliyet var iken sanatın sosyal paylaşımını tercih edip önemli bir fiyat ödüyoruz, belki ailemizle belki işimizle olan zamandan dilim rezerve ediyoruz edebiyatevi platformuna. Bunun adı bence kaliteli zaman tüketimi ve düşünsel yaşam konforumuzu en çoklama arayışıdır. Her yazılanın arkasında ciddi insan emeği var saygı duyulası. Bila bedel servis ediliyor bize ve tek tuşla ulaşıp okuyoruz.
Seçenekler verilmiş tam 7 tane; yorum yazabilirsiniz, tebrik edebilirsiniz, favorinize alabilirsiniz beğenerek, hem yazar hem tebrik edersiniz, hem yazar hem beğenirsiniz, yazmaya erinip sadece favori ve tebriğe tık’larsınız ya da tadından yenmez bir şekilde 3in1 yaparsınız.
Tebrik etmek adettendir, nazik bir davranış şeklidir, beğeni kadar güçlendirilmiş bir ifade tarzı değildir, sayfaya bir çiçek, bir tebessüm bırakmak gibidir, kullanım kılavuzu yoktur, bağlayıcılığı, töhmeti yoktur. Sadece çok şık bir davranış şeklidir, zarafettir, inceliktir, insaniyettir. Bırakınız karşı taraf ya da diğer okuyucular ne düşünürler ise düşünsünler, önemli olan sizin pırıl pırıl sıcacık niyetinizdir ve duruşunuzdan ödün vermediğiniz sürece bir müddet sonra hakkınızda önyargı var ise bile yıkılmış olacaktır. Varsayın ki çok marjinal bir siyasal eğilime yönelik yazılan metin ya da şiiri tebrik ettiniz. Bunun ilk algılaması elbette sizin de onayladığınız anlamını taşıyacaktır okuyan taraf açısından ancak müteakibinde bakacaktır ki tek satır yorum yapmıyorsunuz ya da beğeninize aldığınız başka şiirler var, işte o zaman davranışınızın sadece emeğe duyulan saygıdan kaynaklanan bir nezaket göstergesi olduğu anlaşılacaktır. Kişi bu analitik gözlemde ve duyarlılıkta değilse bırakınız zaten ne düşünür ise düşünsün, bu tipteki münferitlikler için ben tebrik butonunu kullanmaktan imtina etmem, edemem. Elbet kayıtsız şartsız tebriğin de istisnaları vardır ki ; kişilik haklarına zarar vermeye, kimseye alenen saldırmaya ve üslubunda izan ola, hitabette nezakete icabet tam ola, tolere edilebilir ufak hataların dışında güzel Türkçemizi katletmeye. Bana 7 ayrı seçeneğin sunulduğu bir sayfadan elimi kolumu sallayarak çıkamam, böyle yapanları eleştirme hakkına sahip değilim, saygı duyarım, sadece kendi perspektifimi yazıyorum, belki olumlu anlamda katkı sağlayabileceğim bir arkadaşım olur.
Düşünün ki yazarın günü rezil geçiyor, derdi başından aşkın, pek çok sorunla boğuşuyor, o arada da bir yazı asmış geri dönüşümlerine bakıyor, oradaki bir tebrik belki yazarın psikolojisini baştan aşağıya değiştirecek, kapkara güne bembeyaz bir nokta olarak düşecek, burnuna bir papatya bir gül kokusu gelecek, bu anlık iyimser sevinçli gözlük belki o an için yaşamının diğer kesitlerine de olumlu sirayet edecek. Neden olmasın ? Ya olursa ? Var mı efendim böyle bir güzellik ? Var mı böyle bir şıklık ?
Bu nimetleri iyi kullanabilmeli ve değerini bilmeliyiz, kişisel hesap enstrümanları olmasına izin vermemeliyiz, dolu dolu katılmalı ve paylaşabilmeliyiz. Bunun elbet pek çok olumsuz geri dönüşümü ve farklı yansımaları olabilir. Olsun efendim, önem arz eden sadece sizin salih niyetiniz, tebrik güdünüzdür.
Bence “ her yazılanı tebrik eder isek kişiye olumsuz katkımız olur, anlamsız yazılarını sanatsal çıktı zan eder “ yaklaşımı da anlamlı değildir, pekala favori ve yorum başlıklarının bilincine erecektir, yıldız vardır, gün seçkisi vardır, kendisini ölçümleyebileceği onlarca başlık vardır, etkili yorum vardır, okunma çokluğu vardır, kalem dostluğu vardır, profil panosuna not vardır, vardır da vardır. Bu düşüncenin bir mazeret teşkil etmemesi gerektiği kanaatindeyim.
Her düşünceye eksiksiz saygılıyım amma benim de düşüncem bu yöndedir.
Saygılarımla,
Mehmet Çağatay Ünlütürk