Temmuzdayız.

Kerem misali yanıyoruz.

Çöl değildir içimizi yakan ölüm acısıdır kavuran. Oruçtayız; açlığımız, susuzluğumuz değildir bizi zorlayan vakitsiz diyebileceğimiz bir ölümdür yıkan.

Ve susmak istiyorum ölesiye. Ağlamak istiyorum öylesine. Susamıyorum ama kanıyorum içten içe ağlıyorum kalpten kalbe. Bir can daha kuş olup uçtu. Bir güzel adam daha attaya gitti. Attaya gidenlerin çoğu toplumun hatasından gidiyor. İlgisizliğinden, sahipsizliğinden, bananeciliğinden, umursamazlığından, takmazlığından gidiyor.

Sizi ciddiye alıyorum, çocuklar size değer veriyorum. Sizi adam yerine koyuyorum. Ve en önemlisi sizi seviyorum.

Güven yerlerde, sevgi kelimelerde, saygı raflarda, inanç ara ki bulasın kadir kıymet başka diyarda akıl başka pazarda canlar ise mezarda...

Buna can mı dayanır buna kalp mi dayanır. Ah ana ah baba; en güzel sabırları diliyorum size; kar etmez biliyorum ama bu da bizim tesellimiz işte. Ateş düştüğü yeri yakar.

Biz çok şeyi yitirdik.

Çok değeri zayi ettik.

Şimdi can ödüyoruz.

Kerem ‘asalet, asillik, soyluluk, cömertlik, el açıklığı lütuf, bağış, bahşiş’ anlamına gelir. Ah Kerem Aslı’yı el aldı seni Azrail aldı. Cana yel değdi anaya babaya gam değdi. Ah Kerem; güle pas değdi. Gözyaşı sel oldu yürekteki yara milyon oldu dildeki dua sonsuz oldu. Allah kabul etsin seni hoş görsün affetsin güzel çocuk.

Adı Kerem’di, henüz çok gençti. Sevinçten bir yaşamı olacaktı. Hüzünden bir ölümü oldu; Allah affetsin onu ve Allah ana babasına sabır versin.

Adı Kerem’di henüz baharındaydı yaşamının. Hazan yaprakları gibi usulca kaydı gitti işte. Ölmeyecek olan var mı? Kanı kaynardı deli doluydu ilkbahar seller gibi coşkundu.

Bu son olsun dilerim bu son olsun. Kaç kez söyledim kaç kez söyleyeceğim daha. Hep başkasının salası verilmeyecek minareden.  Bir gün başımıza gelecek. Dün başkalarıydı. Bugün Kerem... Yarın kim acaba? Bu konu önemli eğilin bu mevzu üzerine; kol kanat gerin gençler üstüne.

‘Aşk olsun aşk olsun

Aşk olsun sana çocuk aşk olsun’ Kaçıncı oldu bu? Kaçıncı can kaybı, kaçıncı intihar, kaçıncı cinayet! Her intihar toplumun intiharıdır kişinin değil! Hoca talkını verir mezar başında, toplum yutar salkımı hepten! Vurdumduymazlığın, zorlaştırmanın, sahipsiz koymanın resmidir bu can kayıpları. Ve bir iftar vakti Karakoçan orucunu açarken bir çocuğunu da kaybediyordu. Kızıyorum, üzülüyorum. Bu ilçe kötüye gidiyor. Ahlakî, vicdani, însanî, kurani eksiklikler fazla. Kerem'di adı... Gençti henüz, toydu daha... Bir iftar vaktiydi. Ömrüne nokta koyuyordu. Bu ilçe tek tek kaybettiğînden fark etmiyor yitirdiğinî... Ona yanıyorum.

Bir yıldız kayar gökyüzünden yeryüzüne ve dilek tutar insanlar yarın üstüne. Ve bir genç ölür o an. Başkasının dileği birinin ölümü olur temmuzda Karakoçan’da. Buz gibi bir hava eser temmuzda kaç temmuz kaldı yaşayacağınız hesap edin bu ara.

Donar kalır herkes bir yerlerde. Neler oluyor demekten dilimde tüy bitti. Neler dönüyor demekten dilim dolandı. Kaç oldu daha kaç olacak fikrim yok. Hissiyatım çok…

Bir ana ağlar Karakoçan da bir baba gözyaşlarını içine akıtır. Toplum ise dublaj yapar. Bir ana ağlar bir baba ağlar gerisi yalan ağlar.

Herkes suçlu inanın hatalıyız hepten. Kötü olan bunu görmememiz bunu anlayamamız. Cana değene kadar herkes uzak duruyor. Son bir seneye ya da iki seneye bakın kaç cinayet kaç intihar. Yetmez mi harekete geçmek için.

Dini siyasi eğitimsel psikolojik sosyolojik tahlil ve tetkiklerle yapılmaz mı? Dini telkin insani yaklaşım değer eğitimi ana baba eğitimi verilmez mi? Yapabiliriz inanın.

Suçlarsa herkes, olumsuz bakarsa herkes, yaramaz diye tanırsa nasıl seveceğiz bu çocukları? Nasıl onlara güven aşılayacağız? Nasıl onlara önemli olduklarını hissettireceğiz? Sorunlarımızdan biri de bu değil mi?

Kaç oldu daha kaç olacak fikrim yok. Hissiyatim çok… Bir ana ağlar bir baba çağlar toplum ise dublaj yapar.

Bir ana ağlar, bir baba ağlar gerisi yalan ağlar

Giden her can bir kayıptır. Ve kocaman bır ayıptır bu Karakoçan’a.

            Bu son olsun diyeceğim ama manzara hiç de öyle gelmiyor bana. Aynaya bakma zamanı geldi. Bu adımı atabilmeli halkım. Atmayacaksa daha çok ağıt yakacağız böyle.

Bunu yazdık diye suçlayanlar çıkacak yine. Bunu ifade ettik diye itiraz edenler olacak ama şunu bilmenizi isterim ki yüreğim gerçekten yanıyor ve gerçekten Karakoçan için atıyor. Yüreğimden gelen bu. Sizler de elinizden gelen şeyi yapın okuyun sadece.

Âşık Veysel ne de güzel terennüm etmiş hal beyanımı.

“Derdim yüreğimde.

Eller ne bilsin!”

( Kerem Misali Yanıyoruz başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 27.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu