Hayatı Duymak

 

/Duydum ama anlatamadım

Ölüm sıcak bir yaz güneşi kadar masum dururken başımda./ diyordu şair Zekeriya Efiloğlu bir şiirinde. Ölüm ile hayat arasındaki ince çizgiyi duyabilme ve onu şiir tualine resmedebilmek için illa görmek gerekmediğinin altını çizmiştir şair.

 

Duymak! Sağlık açısından önemlidir elbette lakin sağır bir duymak ne kadar sağlıklıdır. Bir sesteki acıyı, can havlini, yarayı, yardım çağrısını, gözyaşını duyabilmek kaç kişinin kabiliyetidir. Bu duymanın bir adı da /yüreğinizle/ görmektir aslında, görebilme meziyetinin o taçlandırılmış güzelliğini yüreğimizde büyütemiyorsak seslerdeki renkleri tualimize aktaramayız elbette ve duyamayız hayatı.

 

Yeni doğduğumuzda ilk niçin ağladık, üşüyorum diye mi, açım diye mi? Hayatı duymak o an başlıyor sanırım, yaşam ve ölüm o an birlikte duyulabiliyor olmalı. Gözlerimiz renkleri, şekilleri, yüzleri seçemiyorken, kollarına uzandığımız o muhteşem kokulu kadının o muhteşem sesindeki güveni görebilmekle başlamaz mı duyma yolundaki ilk adımlarımız. O kadın yine o muhteşem kokulu kadın değil mi, o kadın yine o muhteşem sesli kadın değil midir de annesine elleri kalkan evlatlar nasıl oluyor da o duyma yeteneklerini yitiriyor.  Zamanın içinde neler oluyor da sağırlaşıyoruz?

 

İşine gelmiyor diye büyüklerinin öğütlerini duymamak için kulaklarını kapatan çocuklar gözlerini de kapatıyorlarmış, yeni fark ettim. Otobüste büyüklerine yer verme konusunda annesinin söylediklerini duymamak için kulaklarını kapatıp gözlerini dışarıya yönlendiren çocuk gözleriyle duymayı öğrenmiş olmalı. Hayatı en çok gözlerimizle duyduğumuzu onlar çok önceden keşfetmişler meğer. Ya bizim çocukluğumuzda ki keşiflerimize ne oldu, biri gelip öğrendiklerimizi çaldı mı yoksa? Aklımız bize oyunlar mı oynuyor?

Telaşlı adımlarda korkuyu, sıkılan yumruklarda öfkeyi, gülümseyen dudaklarda hüznü, gözlerin derinliğinde acıları duyamaz mıyız? Gözlerimiz duymayı tekrar öğrendiği gün daha çok insan olacağız belki de ya da daha çok sağırlaşmaya gönüllü!  Sağırlaşmaya meyilli oluşumuz, gerçeklerden kaçışımız mıdır? Hayatla yüzleşmek işimize gelmiyor mu, onu duymazdan gelmek nereye kadar idare edebilir bizi? Yoksa böyle mutlu muyuz?

 

Hayatı duymayı sevenler o duygunun ezici acılarını sırtlarında kambur yapıp taşırken, gökkuşağından sevinçlerle de ödüllendirilirler. Hayatta duyabildiğimiz sadece hüzünler, acılar, ağıtlar, isyanlar, ayrılıklar, ölümler değildir elbette. Hala yeni doğduğunda üşüdüğü için mi, niye bu dünyaya geldim sitemi için mi yoksa açım diye mi ağladığını bilemediğimiz bebeklerin gülümsemesi, bir aşkın bir insan hayatına nasıl bir mutluluk getirdiği, bir çiçeğin kokusundaki anlatamadığımız keyf...  En çok gözlerimizle duymaz mıyız aşkın çiçek açışını ya da çiçeklerin soluşunu? En çok gözlerimiz bağırmadı mı ilk ‘seni seviyorum’ larımız? İlk aşkın ilanlarını gözlerimiz yaptı, duymak isteyenler duydu, duymak istemeyenler bu sesi yok saydı. Ayrılıklar oldu, hüzünler oldu ama gözlerimiz en çok aşkı duymaya meyilli oldu.

 

Ellerimiz, kulaklarımız, gözlerimiz, ayaklarımız kısaca yüreğimiz duymayı unuttuğu ya da sağırlaştığı vakit hayat bazıları için tozpembe olacaktır lakin duyulmayı bekleyenler için o ıstıraplarını, yalnızlıklarını, acılarını, yardım çağrılarını kim duyup kim el uzatacak.

 

Hayatı en güzel renkleri ile duymanın ayrıcalığını keşfetmek, gözlerinizin duymayı arzulaması ile sizi kucaklayacaktır. Hayatı duymak üzre hoş kalın…

 

 

                                                                                                                 Nevim KARAHAN
 
 
( Hayatı Duymak başlıklı yazı Nevm Karahan tarafından 27.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu