İsyanı sebebiyle cennetten kovulan şeytan, o günden başlayarak
"…(İnsanların) dirilecekleri güne kadar…” (A’raf Suresi, 14), çeşitli
telkin ve taktiklerle insanlara sinsice sokulur, onları kötülüğe çağırır
ve şaşırtıp saptırmak için uğraşır.
Şeytan insanlara her yönden
yanaşabilir. "Onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat,
atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve
çocuklarda onlara ortak ol ve onlara çeşitli vaadlerde bulun." Şeytan,
onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez. (İsra Suresi, 64) ayetiyle
haber verildiği gibi, şeytanın hem atlılarıyla, hem yayalarıyla geniş
bir çalışması vardır.
Şeytan, insanlara, her an doğruyu gösteren
vicdanlarının sesini değil, onlara kendi ahlâkını yaşamayı telkin
edecek nefislerini dinlemeleri telkininde bulunur. İyi olanı kötü, kötü
olanı iyi gösterir, sinsice yöntemler kullanır ve insanları da sinsiliğe
yönlendirir. Kötülükleri gizlice yaşamayı öğretir. İnsanları Allah’ın
adıyla kandırmaya çalışır.
İnsanın apaçık düşmanı olan şeytan,
kıyamet gününe kadar tüm gücüyle insanları kötülüğe sürüklemeye yemin
etmiştir. İnsanları kendi yoluna çekebilmek için çeşitli taktikler ve
sinsi yöntemler geliştiren şeytan, amacına ulaşabilmesi için kendisine
yardımcı olan, insanlar ve cinlerden oluşmuş itaatli bir orduya
sahiptir. Şeytanın kurduğu bu sistem, adeta batıla dayalı bir din
gibidir. Tarihin başlangıcından itibaren yaşamış, yaşayan ve yaşayacak
olan tüm insanlara aynı telkinleri veren şeytan, bıkmadan usanmadan
sinsi plan ve yöntemler kullanarak, onlara kendi batıl dinini tebliğ
eder.
En önemli özelliklerinden biri olan sinsilik, şeytanın
amansız mücadelesinde kullandığı en geçerli yöntemlerdendir. İnsanlara
tarihin başlangıcından beri ne denli büyük bir kin ve düşmanlık
beslediğini, onları sonsuz cehennem azabına sürüklemek için kandırmaya
çalıştığını ve hatta yalan söylediğini anlatacak olursa, kendisine karşı
dikkatli olunacağını bilir. O nedenle, tuzağına kolayca düşebilmeleri
için, insanları sinsilikle, yalan ve hileli yöntemlerle kandırmaya
çalışır. İnsanlara açık açık ’gelin bana uyun’ ya da ’kendinize,
etrafınızdaki insanlara zarar verin, kötülük yapın’ gibi telkinlerde
bulunmaz. Şeytan zeki ve kurnazdır; tüm kötülükleri iyilik, güzellik,
doğruluk gibi değerlerle süsleyerek insanlara sunar.
Kur’an’da
şeytanın insanlara açıkça değil, sinsice yaklaşacağı, “Dedi ki: "Madem
öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için
mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım. Sonra muhakkak
önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım.
Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."(Araf Suresi,16-17) ifadeleriyle
haber verilir.
Şeytan insanları her an gözetler. En zayıf
anlarını bulduğu an yakalar, tuzağa düşürmeye çalışır. Onların da
kendisi gibi kötülüğü benimsemelerini ve batıl dininin mensuplarının
sayısını artırmak ister. Dünya hayatının geçici metaını süsler, çekici
hale getirir, ahiret için çalışmanın çok zor ve sıkıntılı olduğu yönünde
telkinler verir. Allah’ın emirlerini onlara zor, içinden çıkılmaz ve
karmaşık göstermeye çalışır. İnsanlara beklemedikleri anlarda,
beklemedikleri yönlerden pusu kurarak telkinlerini verir.
Şeytan,
fısıldadığı kötü düşünceleri etkili kılmak için kişinin vicdanının
devreden çıkması gerektiğinin bilincindedir. Bu nedenle gerçek kimliğini
saklar ve verdiği telkinleri insanlara vicdanlarının sesiymiş gibi
göstermeye çalışır. Bunun için kullandığı yöntem ise, ‘Allah’ın adını
kullanarak yaklaşmak’tır. Organize ordusuyla birlikte insanları gözleyen
şeytan, onların zayıf noktalarını, nelerin akıllarını karıştıracağını
göz önünde bulundurarak çalışır. Vicdanen duyarlılık gösterilecek
konuları, dini değerleri kullanarak insanları kandırır. Yaptırmak
istediği kötü bir davranışı, onlara meşru ve normal göstererek, tam aksi
bir ahlaka yöneltmeye çalışır.
İnsanları, ibadetlerinin yeterli
olduğuna, güzel ahlaklı olduklarına, ellerinden gelenin en fazlasının bu
olduğuna, güçlerinin bu kadarına yeteceğine inandırmaya çalışır.
Kalplerinin temiz olmasının yeterli olacağını düşündürerek, onları
samimiyetten uzaklaştırmak ister. Diğer insanlarla kıyaslandığında çok
üstün bir ahlaka sahip olduklarını düşündürerek onları gevşekliğe
sürüklemeye gayret eder. Böylece insanların kendilerini beğenip müstağni
görmelerini ve azgınlaşmalarına sebep olur. Yüce Allah, Kur’an’da
insanları “Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah’ın vaadi haktır; öyleyse
dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile
(Allah’ın adını kullanarak) aldatmasın. Gerçek şu ki, şeytan sizin
düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak
çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır.” (Fatır Suresi, 5-6)
ayetiyle bu konuda uyarır.
Bunların yanı sıra şeytan, Allah’ın
bağışlayıcılığını öne sürerek insanı günah işlemeye teşvik eder. Allah
sonsuz merhametiyle Kendisi’nden bağışlanma dileyen kullarının
günahlarını affedebilir. Ancak "nasıl olsa Allah affeder" diyerek bile
bile günah işlemek samimiyetsizliktir. Böyle bir ahlakı yaşamaya devam
eden kişi, daha pek çok kötülüğün içine sürüklenir. Kuran’da "yakında
bağışlanacağız" diyerek bilerek günah işleyen kişilerden şu şekilde söz
edilir:
Onların ardından yerlerine Kitaba mirasçı olan birtakım
’kötü kimseler’ geçti. (Bunlar) şu değersiz olan (dünya)nın
geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun
benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah’a karşı
hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü
alınmamış mıydı Oysa içinde olanı okudular. (Allah’tan) Korkanlar için
ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz? (A’raf
Suresi, 169)
Ancak içinde Allah korkusunu taşıyan insanlar
şeytanın bu oyunlarına gelmez, telkinlerine kanmazlar. Çünkü Rabbimiz
Kendisi’nden korkup sakınan kullarına, onları doğru yola ulaştıracak,
doğruyu yanlıştan ayırmasını sağlayacak bir anlayış verir. Ve bu
anlayış, “Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları
karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur.
Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar,
onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257) ayetiyle bildirildiği
üzere samimi kulları şeytanın karanlık, batıl dininden aydınlıklara
çıkaracaktır.
Büyük Doğu Haber
(
Şeytanın Dini Olur Mu başlıklı yazı
fuatturker tarafından
11.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.