sonra aniden o tuhaf sızı yine geldi kalbim gıcırdadı hani hüzün gibi, ahşap bir merdivenden aşağıya inmek gibi diblerde bir yerde, karanlığın kıpırtısı gibi gözlerim ürperdi tuzun gölgesi canımı yaktı durmadan ağlıyordu içimdeki o hüzünlü imge alnımın ortasında duran tükeniş mevsiminden gelen o ah içimi sızlatıyor, dudaklarımı kurutuyordu ruhumu...
sonra dışarı çıktım bilincimin molozlarından kurtulmam lazım doğduğum günden beri çok birikti bir susuşun, bir kuruyuşun ,alışkanlık yapan bir kederin ah bu dayanılmaz hafifliğin üzünçlü kutsallığı, ne kadar sevimsizdir eylüle serpiştirilen hayat hep böyle renksiz midir
asırlardır aynı filmi seyreder gibi kente bakıp bakıp esniyordu ikindi güneşi sahipsiz bulutları yakalama sokağında dili damağı kurumuş bir yutkunmayla durdum haberin yoktu, sana susamıştım kalabalık telaşların üzerinde, sefil bir gökyüzü mesaisinin bitmesini bekleyen güneş zamanı umarsamayan pencereler, duvarlar işhanları, korna sesleri kimliksiz kayboluşlara karışmış karantinaya alınmış hayalleri iteate güdümlü beyincikleriyle insanlar hakkı düşleyen atmosfer durgunluğunda içlerini zifleştirmiş tekil acıları bahanelerine sakladıkları çoğul öfkeleriyle benden daha kaos , daha karmaşıktı
yapayalnızdım sabır sabır Tanrım göğe baktım gözlerimin arayışı hani ner’de kuşlar olmalıydı halbuki daha demincek çocukluğumuz arkalarından koşturmuştu
sandım ki öldüm mazimi taşıyan azrail ’daha değil’ demeseydi sonralarımı alıp kaçacaktım
( Şiire İsmini Fısıldadım başlıklı yazı NilgünArıkan tarafından 12.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.