KARABULUT AĞDI
“Günler kısaldı” cümlesinin özel bir anlamı vardır. Güz mevsimi gelince gündüzler kısalır ama anlatılmak istenen başkadır. “Günler kısaldı, Kanlıca’nın ihtiyarları /Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları” diyordu Yahya Kemal (ö:1958). Güzün sararan çınar yapraklarından biri daha düştü. Kayseri Raşid Efendi Kütüphanesi’yle özdeşleşen, 40 yılda 20’den fazla eser üreten bir Ali Rıza Karabulut vardı.
1940 Yılında Talas’ın Süleymanlı köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. 1955 yılında Kayseri-Taşçıoğlu Hafız Okulu’na kaydoldu. 1960-62 yılları arasında askerliğini yaptı. 1965 yılında Kayseri İmam-Hatip Okulu’nu dışarıdan bitirdi. Bir süre ticaretle meşgul oldu.
1968 yılında Kayseri Raşid Efendi Eski Eserler Kütüphanesi'nde kütüphaneci olarak memurluğa başladı. 1975 yılında Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'ne kaydolarak 1979’da dışarıdan bitirdi. 1989'da Kayseri Kültür Müdürlüğü, Şube Müdürü oldu.
Mahallî ve ulusal dergilerde yazılar yazdı, sempozyumlara katıldı. Öncelikle Kayseri âlimleri üzerine çalışmalarını yoğunlaştırdı. Hayatı kitap ve kütüphane ile özdeşleşti. Yazdığı eserleri “Mektebe Yayınları” adıyla bastırdı ve dağıtımını yaptı. 31 yıl çalıştığı Raşid Efendi Kütüphanesi’nden 1998 yılında emekli oldu.
Arapçada “Şerefü’l-mekân bil-mekîn”/ Bir yerin değeri orada oturan kişiye bağlıdır” anlamında bir söz vardır. Kütüphanede ondan önce ve sonra görev yapanlar olmuştur ama onun kadar kütüphaneyi değerlendiren olmamıştır. Her ile nasip olmayan “Raşid Efendi Yazma Eserler Kütüphanesi’ni de önce Türkiye sonra dünyaya tanıtmak da ona nasip olmuştur.
Karabulut, bu süreçte de eser yazmaya ve yayınlamaya devam etti. Köyünden Kayseri’ye, Kayseri’den dünya kütüphanelerine… Hayatı boyunca edindiği ve yazdığı eserlerden oluşan 1555 cildlik kütüphanesini 2010 yılında, ihtiyaca binaen, Sivas- Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’ne bağışladı.
İyi derecede Arapça, Farsça ve Osmanlıca bilmekteydi.
Emine Hanımla evli olup; üç çocuk babasıydı.
Makaleleri öncelikle “Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü” ve “Erciyes Dergisi”nde yayımlanmıştı.
Kendisi, eserlerini yaptığı listesinde, en başa “Tıbb-ı Nebevî Ansiklopedisi” adlı kitabını koymuştur. Çünkü 1993-2006 arasında 6. baskısı yapılan bu kitapla öteki eserlerinin basım masrafını karşılamıştır.
1975 -2008 yılları arasında 20’den fazla eser yayınladı. Bunlardan “Dünya Kütüphanelerinde Mevcut Kültür Tarihi İle İlgili Eserler Ansiklopedisi” altı cilddir.
Herkese nasip olmayacak bir şekilde, hayatta iken hayatı yazıldı. “Ali Rıza Karabulut’un Hayatı ve Eserleri, İlim Hayatımızdaki Yeri ve Önemi” adlı lisans tezi çalışması Zeynep Atasoy tarafından yapılarak basıldı. (Ankara, 1999)
Son yıllarda yakalandığı kanserin tedavisi olumlu sonuçlar verse de sadece süreci geciktirmiş oldu.
Yine Yahya Kemal’in “Artık demir almak günü gelmişse zamandan” mısralarının ayak seslerini hissetmiş olmalı ki 2010 yılında en değerli sermayesi, çok sevdiği kütüphanesini Sivas İlahiyat Fakültesi’ne bağışlamıştı.
18 Eylül 2012- Salı günü Hakka’ yürüdü. Cenazesi Cami Kebir’den, yıllarını verdiği kütüphanenin önünden kalktı. Cenazesinde -görünen şekliyle- siyasîler, yöneticiler, gazeteciler, bilmem neciler yoktu.
50’li yıllarda Süleymanlı köyünden çıkıp şehire garip gelmişti, garip yaşadı ve garip öldü. Kimseye minnet etmeden… Ama o kendinden de, nice etrafı kalabalık kişilerden de çok yaşayacaktır. Yazdıkları sayesinde…
Allah rahmet eylesin…