Ahmed Remzi Dede
AHMED REMZİ "DEDE"
Bu dede,
torunun dedesi değil; Mevlevi dedesi olup, büyük bir mevkidir. Ama bu yazıda, torunla
da ilgilidir.Ahmed Remzi, 1872’de, şimdi Kale’nin
batısında, “Vakıf İşhanı” olan Kayseri Mevlevihanesinde, Kadriye Emetullah
Hanım’dan dünyaya gelmiştir.
İlk eğitim/öğretimini Mevlevi şeyhi babasından (Süleyman Ataullah Efendi-ö.1913) almıştır. Yani Mevlevi tekkesi ve terbiyesi içinde doğup büyümüştür.
Kayseri’nin köklü ailelerinden Göncüzade Nuh Efendi’den (ö.1893) –ki
eniştesi olur- özel dersler, diplomasını ise Mürid-zade Ali Efendi’den
almıştır. Hisarcıklızade Sâlim Efendi, Yazı İşleri Müdürü Sami Efendi, Ahmed
Remzi’nin ilk yazdığı şiirleri düzelterek ondaki yeteneğin gelişmesine yardımcı
olmuşlardır.
Feyzioğlu ailesine mensup Feyzullah Efendi’nin (ö.1810) kızı Esma
Hanım’la evlenmiş, Zehra, Lütfiye, Lebibe adında üç kızı olmuştur.
1892’de İstanbul’a giderek Yenikapı Mevlevihanesi’nde misafir
kalmıştır. Bir sene sonra Kayseri’ye gelip din/ahlak ve Farsça hocası olmuştur.
Bu sırada “Nazım Paşa” Kayseri valisidir.
Konya ve Kütahya’dan sonra 1909’da Kastamonu Mevlevihanesi şeyhi
olmuştur. Vali Süleyman Nazîf(ö.1927), "Şeyhliğiniz babadan kalma mı?" diye sorduğunda
“Allah vergisidir; babam Kayseri mevlevîhanesi şeyhi olup; halen hayattadır” cevabını
vermiştir.
Halep, Antep, Kilis, Urfa, Şam, Trablus, Kudüs’e gitmiş; 1913’de Halep
Mevlevihanesi şeyhi olmuştur. Bu sırada babası rahmetli olmuştur. Babasının mezarı,
Seyyid Burhaneddin Türbesi içindedir.
1915 yılında Filistin cephesine gitmiştir. Birkaç sene Şam’da Emevi
Camii’nde Mesnevî okutmuştur. Sonra Haleb’e, Haleb’in istilası üzerine
İstanbul’a dönmüştür.
1924’da Üsküdar Mevlevihanesi şeyhi olmuştur. Ancak Eylül 1925’de “Tekke
ve Zaviyelerin Kapatılması” üzerine Üsküdar Selimağa Kütüphanesi Müdürlüğü’ne
getirilmiştir.
Torunu Nuri’nin dedesi olmasının ötesinde Mevlevi dedesidir. Mevlevî
dedeliğini anlatabilmek için, özel bir yazı gerekir. Arapça, Farsçayı ana dili
gibi bilen Remzi Dede, 1928’deki harf devrimiyle yaşadığı açmazı ya da çıkış
yolunu yine şiirle dile getirir:
Akran oldu şimdi gerçek/ Nuri
bana ben Nuriye
Yeni harfi öğretecek/ Nuri bana
ben Nuriye
Türk harfinin heceleri / Âlim
etti niceleri
Ders veriyor geceleri/ Nuri bana
ben Nuriye
Müsâvidir bilen ile / Cahil
denen kimse bile
Beraberiz şimdi hele / Nuri bana
ben Nuriye
Yaşta büyük küçükse de / Emsâl
oldu torun dede
Yanlış bulur alfabede/ Nuri bana
ben Nuriye
…………………………………………..
Latin harfi diyen mi var
/Türklüğüne çıktı karar
Zanneyleme aslın sorar / Nuri
bana ben Nuriye
Destan bitti ne dersiniz /
Okuyunuz isterseniz
Âferinler vermekteyiz/ Nuri bana
ben Nuriye…
1931 yılında, “Saç ve sakalı ağarmış, kısa boylu, zeki bakışlı, sevimli
yüzlü bir zat” diye tarif edilmektedir.
1934’de kanun gereği, “Akyürek “ soyadını almıştır.
Ankara’da, kızlarının yanında kalırken, zamanın M. E. Bakanı Hasan Âli
Yücel tarafından, Ankara Eski Eserler Kütüphanesi’ne müşavir olması
istenmiştir. Hayatının son yıllarını da burada hizmetle geçirmiştir.
Çağdaş
Prof. Hasibe Mazıoğlu bu sırada öğrencisi olmuştur.
19
adet basılmış, 6 tane basılmamış kitabı bulunmaktadır.
Etkisinde
kalarak Müslüman olan kişilerden biri, Talaslı Abdulkadir Keçeoğlu olup Yaman Dede
(ö.1962) diye bilinir.
Ölümünden
sonra Kayseri’ye gelen Bayrak şairi Arif Nihat Asya (ö.1975) 1933 yılında
Üsküdar Selimağa Kütüphanesinde keşfettiği A. Remzi Dede için; "O benim
manevî hocamdır" demiştir. Esasen o muazzam “Naat’ ı yazabilmek için, böyle bir ustadan ders almak gerekir.
Son nefesini baba yurdunda vermek arzusuyla Kayseri’ye dönmüş; 6 Kasım
1944 tarihinde hayata gözlerini yummuştur. Seyyid Burhaneddin Türbesi önüne
gömülmüştür.
Abdullah Develioğlu der ki: “O zaman Kayseri müftüsü idim. İftihar
vesilesi olan bu hemşerimizin cenazesinde bulundum.”
Bu vesileyle, kendisini rahmetle anıyoruz.
(
Ahmed Remzi Dede başlıklı yazı
Mustafa IŞIK tarafından
11.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.