Naz ile gelmişti bana.

Az gelmişti bu geliş.

Az.

Bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Aşkın çok olacağını, kocaman olacağını…

Edalıydı her haliyle…

İşveliydi her sözüyle…

Nazlıydı zarafetiyle…

Gönül ülkemin baş tacı olmuştu bir anda, her bir noktası yüreğimin, onun adımlarıyla mest oluyordu. Başkenti olmuştu yüreğimin. Her bir haliyle tatlı bir mahmurluk yayıyordu içime.

Nazlım demiştim ilk gördüğümde, Nazlım olmuştu aniden. Sahiden nazlımdı benim; oylumluydu, afiliydi. Birazcık da keyifliydi. Ve onunla bende keyifliydim.

Her hikaye mutlu başlar aslında bu da öyle oldu.

Buraya kadar böyle.

"Yürek yanmadıkça gözden yaş akmaz " demişti gönül adamı. Yüreğim yanıyor, gönlüm tutuşuyor bugün. Gözümden yaşlar akıyor, kirpiklerimde can veriyor incilerim, tanelerim, bir tanelerim.

Hüzünden inşa etmiş olduğum kalp konağım onsuz ne haldedir, bilen yok?

Gözyaşından harcını kardığım gönül sarayım viranedir şimdi, gören yok!

Ah Nazlım olacak iş değil bu?

Gidilecek zaman değil!

Ortadan yok olunacak an değil!

Gözlerim dolan kan değil, yaş… uğruna heba ettiğim, uğruna döktüğüm.

Artık bana düşen haram geceler, zehir zıkkım geceler.

Hep böyle pareler yüreğimi, yareler.

Ah Nazlım, kitapsızım, halden anlamazım, vaziyet çakmazım.

Azım çoğum!

Ah be küçüğüm!

Yaşlar boğazımda dokuz boğum!

Ah vefasız sevgili, ah dertsiz sevgili, ah çaresiz sevgili!

Bana düşen hüzün, bana düşen gözyaşı, bana düşen cehennem ateşi…

Öyleyse çalsın sazlar patlasın tüfekler, çatlasın elalem, yansın cümle âlem, kırılsın kaderi yazan kalem!

Çalakalem bir aşk değil bizimkisi, basit bir duygu değil yaşadığımız. Ne yarına umut ne bugüne tat; tam da ortasındayız acının, en koyu acının, en demli acının, tadımız berbat!

Ne acılara gebedir gece?

Ne acılara ev sahibidir?

Sevsen bir dert sevmesen bin dert!

Duy be Nazlım, duy be yaralım, duy be sevdalım!

Halim aynen böyle, bil be Nazlım!

Değsin gittiğine… Otursun içine yokluğum, dert olsun sana hüznüm. Bensizlik sarmaşık sarmaşık sarsın kalbini.

Ömür boyu sahiplenir seven, benimdir o benim olacaktır felsefesinde hem. Ya onundur ya kara toprağın. Başka bir şey düşünmek bile imkânsız.

Bir bakış çok şey anlatır.

Bir gülüş çok şey mana eder.

Bir içten içe akış çok şeyi izhar eder.

Bir yandan çakış alır götürür aklı uzaklara…

Halim aynen böyle, gör be nazlım!

Kör Nazlım.

Geldin gittin, geldin kalsaydın. Geldin gitmeseydin. Geldin gidemeseydin. Haram geceler, zehir zıkkım geceler. Sinemde ayrılık ateşi yanar, gözümde yokluğunun matlığı var, ellerimde son sıcaklığın, tenimde son uyumuşluğun, kulağımda son konuşmuşluğun… Dudağımda son gülmüşlüğünün izi duruyor. Boşluktayım bir tuhaf nahoşluktayım, loşluktayım.

Bir şiir yazmıştım sana, kırık dökük kelimelerden oluşmuş:

“Beni eksik etme yüreğinden,

Aklından eksik etme,

Kendinden düşme!

Düşürme dilinden,

Elinden elimi bırakma!

Bu yalvarı değil sevgili,

Seni yaşıyorum buna müsaade et

Bana biraz iltifat et.

Beni zayi etme bozuk para gibi,

Harcama yok pahasına

Düşürme yere,

Verme ele...” diye… Yaşamışlığımdın dün, bugün ölmüşlüğümsün. Senden öncesi, seninle olanı ve senden sonrası… İlki anlamsız bir yaşamdı hayal meyal hatırladığım, ikincisi anlamlı ve sonsuza değin mutlu sürecek sandığım bir kısa andı, üçüncüsü ise sonlu bir hikâye…  Budur bütün aşkım. Nazlımdın. Azımdın çoğum oldun. Yokumdun varım oldun. Hiçimdin hepim oldun. Daha ne isterdim rabbimden.

Şimdi ellerim açıkta asılı, kollarım boşlukta duruyor. Gözlerim yollarda… Gelirsin diye boş bir hayal ile avutuyorum kendimi. Ayakta uyutuyorum kalbimi. Gelmeyeceğini bile bile bekliyorum asırlardır seni. Gidişini gelişine delil saydım işte! Benimkisi bir aşk masalı işte! İnanmak istiyorum buna.

Gel işte!

Nazlımdın, nazım oldun bak! Azımdın çoğum oldun bak. Varımdın yokumsun şimdi. İşte böyle benimkisi bir avuntu hikâyesi…

Dile düşmüşlüğüm, perişanlığım kime ne? Kahrolmuşluğum, mahvolmuşluğum, dolmuşluğum kime ne?

Ben uğruna rezilliği göze almışım.

Kalplerden azlimi…

Batmışlığımdan, bitmişliğimden, boş vermişliğimden kime ne Nazlım?

Benden sana ne?

Onlardan bana ne?

 

Meğer vaktinde ne kadar az sevmişim seni!

Şimdi anlıyorum.

( Nazlım başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 6.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.