Online Üye
Online Ziyaretçi
.
göğün nakışlarını çöz önce
kimseye benzeme
oyun bozan yağmurunda eğleşirken rüzgar
günlerin dilinde kirleniyor eylül
bilsen de bilmesen de
alacağım olsun keder
beslenirken ürkek saat kuşları kapımda
saçlarımı sözüne savurmayan o sır
o aynalar benim değil
bakmıyorum yüzüne bana ne kim ne der
gönül ki yazında değil şimdi
en huysuz ölüm nazında
uyku incesinde adaleti çalınmış
mor yüzlü adamlar karanlığında
söz yitmemiş eteklerinde bir ülkenin
gülmeye yeminli gelinçiçeği dağlarını sev istersen
intikam derdine düşmüş heybetli gidişler var oysa
duvarlara esirleşen an
ve zehir zıkkım susmalar
dar kıskacında dölü alınmış sokakların
ışıl ışıl sahte mutluluklar doğuyor gözlerinde
ağlıyor koca bir şehir
savaş bültenleri okunuyor
sevinçli kitapların şiir yüzüne
dupduru denizler üstüne yüzen
bir çocuğun değil
ağaçların elini tutuyor anne yası
çeşnili dua
salıncak kopması sanrılar içinde kuru
ay'ın saçları şimdi daha mı koyu ne
nice aşkların papatya falları çalınmış olacak çok sonra
ar namus timsali defter arası beyaz
ciğerinde ağrısı kara
ayak izinde yürütecekken umutları sessizce
kısa süreli barış molası
ağıt zamanı ninni zamanı
cennet zamanı
aç kollarını aç
susuz koridorlara bak yok çare
iki dudak arası bir damla bir hece
öptüğüne pişman edecek seni ağlayası dünya
.