Kadere Dair
Halk arasında özellikle kader konusunda pek çok yanlış görüş vardır. Ve
düşünmeden kullanılan, Kur’an’a uygun olmayan pek çok ifade. Günlük
konuşmalarda, şarkılarda, şiirlerde, filmlerde kimi zaman cahilane, kimi
zaman umursuzca söylenen birçok sözle karşılaşırız.
Hatta
kader-haşa- hep kötüdür ve onun değişmesi zor da olsa gereklidir.
Hayaller ve beklentiler gerçekleştiğinde kişi “kaderini yenmiştir”. Bu
tutarsız mantık kaderin kavranamaması sebebiyledir. Kaderini
değiştirdiğini düşünmek de kişinin kaderinde olandır oysa…
Yaşanmış
ve yaşanacak her şey an an, detay detay Rabbimiz katındadır. İnsanın,
kaderi üzerinde değişiklik yapmaya gücü yoktur. Kaderin bir parçası iken
insan kaderinden bağımsız hareket edemez. Dışına çıkamaz ki kaderini
değiştirebilsin. Bu sebeple "kaderin akışını değiştirme" gibi sözler
yanılgıdır.
İnsanın çok fakirken zengin olması ya da büyük
bir hastalıktan sonra sağlığına yeniden kavuşması “kaderini yendiği”
anlamına gelmez. Her durumda da kaderinde olanı yaşamaktadır. Her şey
Allah Katında Levh-i Mahfuz’da kayıtlıdır:
...Ömür sürene,
ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta
(yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah’a göre kolaydır. (Fatır Suresi, 11)
Allah’ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır... (Ali imran Suresi, 145)
İman
eden veya etmeyen her insan için her olay, kaderi dahilinde işler.
Kur’an’ın, “Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen
herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir Kitap’ta
(yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır.” (Hadid
Suresi, 22) ayetiyle ifade edildiği gibi.
Bediüzzaman, Yüce
Allah’ın, ezeli ilmine göre her şeyin bir anda nazar-ı şuhudunda
olduğunu söyler. Yani geçmiş, bugün ve gelecek; her üçü de bir anda
görünür. Allah, ezelden ebede kadar her şeyi sarar, kuşatır. Geçmiş ve
gelecek diye bir şey düşünülemez. Allah zamandan münezzehtir, bizler ise
zamana tâbiyiz.
Bu konuda şöyle bir örnek verir Bediüzzaman;
“Senin elinde bir ayna bulunsa, sağ taraftaki mesafe mazi(geçmiş), sol
taraf müstakbel(gelecek) farz edilse o ayine(ayna) yalnız mukabilini
tutar. Sonra ayineyi yukarıya kaldırdıkça iki tarafı birden tutar
ayinesine alır. Ayine yükseğe çıktıkça o ayinenin görüş ufku ve dairesi
genişlenir. Mazi ve müstakbeldeki olayları bir anda görür.” (Sözler,
757–758)
Şüphesiz bizler zaman ve mekâna bağımlı olduğumuz için
hepsinden münezzeh ve sonsuz ilim sahibi olan Rabbimizin yarattığı
kaderi tam olarak kavrayabilmemiz zordur. Yapmamız gereken, Allah’ın her
durumu hayır ve hikmetle yarattığını unutmamamız. Yaşananlar karşısında
bu gerçeği unutmak ise insanın kendisine zulmü olur.
Peygamberimiz(asm) bir hadisinde kadere tevekkül etmenin mümin özelliği olduğunu şöyle bildirir:
Hz.
Cabir (R.a) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Kul, hayrıyla,
şerriyle kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek
şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de
yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz." (Tirmizi, Kader 10,
2145)
Ve Peygamberimiz (asm) bize, Allah’ın yarattığı her şeyden razı olmak gerektiğini öğüt verir:
Sa’d
İbnu Ebî Vakkâs (R.a) anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Ademoğlunun saadet (sebepleri)nden biri de Allah
Teâla’nın hükmettiğine rıza göstermesidir. Şekâvet (sıkıntı içinde
olmanın) (sebepleri)nden biri de Allah Teâla’ya istihareyi (Allah’a
danışmayı) terketmesidir. Keza şekâvetin bir diğer nedeni de Allah’ın
hükmettiğine razı olmamasıdır." (Tirmizî, Kader 15, (2152)
Tevbe
Suresi’nde, “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle
hiçbir şey isabet etmez” buyrulur. O halde musibet geldiğinde feryat
etmek yerine, Allah’a tevekkül etmeli. Ardındaki hayır ve hikmetleri
görmeye çalışmalı.
Ahlâklarıyla ahlâklanmamız gereken peygamberlerimizin ve ‘bizden öncekilerin’ yaşadıklarından daha mı zor bizim imtihanlarımız?
(
Kadere Dair başlıklı yazı
fuatturker tarafından
5.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.