aydınlık her gün karanlığa koşarken,
senli umutlarım da karanlıklara dalıyor,
geçen zaman içinde.
yüreğimin derinliklerinde yanan ateşin,
küllenir oldu.
kalbime resimlenmiş o güzel yüzün,
duyduğum her an içimi titreten sesin,
sisler içinde kalan tarifsiz şekiller gibi.
unutmak…
bu duygu yok mu?
kanatır yüreğimi hissettiğim her an.
unutmak…
imkansız biliyorsun.
lakin,
sensizliğin yarası derin.
zaman,
yorgun duyguları örtüyor insafsızca.
umut dolu bekledim,
yıllar yılı.
gördüğüm her güzellikte seni andım,
seni gördüm.
yoksun artık gördüğüm güzelliklerde.
güzellikler mi soldu?
yoksa,
senli duygular mı,
anlayamadım.
biliyor musun aşkım?
bazen ruhumda canlanır senli hatıralar.
dalarım yalnızlığa.
andıkça adını hüzünlenir duygular.
ki ölümsüz bir aşkın yarası vardır,
ruhumun silik köşelerinde.
ama,
istemeden ve hızla geçiyor zaman.
umudun tükendiği anlar yok mu?
siyah bir örtü gibi sarıyor umutları.
her gece uyumadan seni anardım.
‘’Seni anmadan uyuduğum an, öldüğüm andır’’ derdim.
ben ölemedim aşkım,
ama seni anmadan uyumayı başardım.
uykuya dalıyorum şimdilerde.
hayallerde yoksun,
düşlerde silik izler.
neden?
neden diye soruyorum kendime.
işte o an,
ince bir sızı doluyor duygularıma.
nemlenmiş gözlerimde buruk bir elem.
hayata küsüyor,
kadere ağlıyorum.
zamanın getirdiği karanlık örtü yok mu?
saklıyor seni uykularımdan.
gün karanlığa dalıyor…
saklanacak nice sırlar ve gerçekler.
zamanın sakladığı sen gibi.
saklanma anılara aşkım,
her an aklımda kal.
bitmesin umutlar,
ölüm karanlığı gelene kadar…
Mehmet Macit
05.11.2012