“Hatamla
sev beni” diye arabeskvari bir nida ile sayfaları fethetmeye başlayalım
imdi. Daha çok sevgiliye hitaben atfedilen bu sözcük grubu toplumun geneli
içinde sarf edilebilir. Kaç kişi karşısındaki insanın kusurunu, yanlışını ya da
herhangi bir şekilde var olan bedensel ya da zihinsel engelini görmezlikten
gelir? Ekseriyet engelleri kişiler arasında engel olarak görüyor ve ne yazık ki
öyle de davranıyor. Ülkemde farz edelim ki zihinsel engellisiniz. Allah sizin ve
ailenizin yardımcısı olsun. Başka söze gerek yok diye düşünüyorum.
Bu toplum akıl sağlığı yerinde
olan herhangi bir insanı bile deleyler.
Allah
akıbetimizi hayreyler inşallah.
“Deli deli, kulakları küpeli” diye
takıldığımız, bu tekerleme ile şekerleme yaptığımızı zannettiğimiz anlarda
esasen kaka yaptığımızı ve tukaka olduğumuzu bilmemiz gerekir. İçeridekiler mi
deli, dışarıdakiler mi? Anket çalışması yapın isterseniz. Gazete haberlerine ve
beyaz cama bakmanız yeterli sanırım. Cinnet haberleri, tecavüzler, cinayetler…
Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir toplumda bunlar pek nadir olur.
“Ayakkabım yok diye üzülüyordum, ta ki
ayaksız birini görene dek!”diye hüngür hüngür ağlayan bir adamı görmüştüm.
İlla ki alnımızın çatısına vurularak mı hatırlatılacak her şey? İlla ki
başımıza geldikten sonra mı hatırlayacağız bize sunulanları? Şükür noktasındaki
aymazlığımız başımıza gelebilecek bir musibetten sonra mı kalbimizde zuhur
edecek?
Kel başın ayıbını peruk örter ama toplumun ayıbını ne örtecek? Sapasağlam
insanlar sapasağlam düşünce taşımıyor. Maymunun ağaca tırmandıktan sonra kuyruk
kısmındaki tüylerinin noksanlığından bütün açıklarının ortaya çıkması gibi
bizlerde açık üstüne açık veriyoruz. Sapasağlam insanlar, saçma sapan
düşüncelerle hem kendilerini hem de etraflarındakileri incitip kırıyorlar.
Konuşma özrü bulunan bir çocuğa acıyarak bakarlar ve bunu da alenen ifade
etmekten sakınmazlar. Kekeme olan birisinin kekemeliği dillere pelesenk olur ve
millet bu kekemeliği günlük basit esprilerinin malzemesi olarak kullanmaktan
bir beis görmez. İşitme yönünde sıkıntı yaşayan bir insanın bu hali alay konusu
olur ve fısıltılarla bu insanın bu yönü sarakaya alınır. Tiki olan bir insan
iki dakikada bir tiklettirilir. Ve tiklettirme acayip manyak bir zevk verir. Tiki
olanın bu tiki ülkede tiklettirilmeye başlanmışsa vay o adamın tikine. İki
günde hastanelik olmazsa kalemimi kırarım. Velhasılı kendine özgü yapısı olan
çok ama çok acayip insanlarız.
Bakın biz bu acayipliği dile getiriyor muyuz hiç?
Bir
insan bir şekilde engelli diye tabir edeceğimiz durumda ise onun bu hali bizim
ruhen; kör ve sağır ve hissiz olmamızdan bin kat daha iyidir. “Kör kime denir?” desem ve “Komşusunun aç halini görmeyene denir.”
desem çoğunuz utanırsınız. Görmek için göz şart mıdır? Buradan yakın bakayım.
“Sağır kime denir?” desem ve “Kendisinden
bir şeyler isteyenin sesini duymayana denir.” desem çoğunuz utanırsınız.
Bir okul vardı ilçemde; engelli çocuklarımız için hizmet veriyordu. Duyan var
mıydı acep? Kimse duymak istemediği kadar sağır olamaz değil mi?
“Çocuğun neyi var hanım?” diye fütursuzca soran kadına.
“Down sendromu? Yani 47 kromozomu var.” diye cevaplar bir anne.
“Hııı bizde kaç tane var ki?” diye soru faslı devam eder.
(Sende fazla ama çaktırmıyorsun.) diye fısıldar anne.
“O da ne? Down sendromu?” diye
tekrarlar Meraklı Melahat.
“Psikolojik…”tamamlayamadan lafını
anne.
“Dove sabun markası değil mi?”diye
patlatır lafı Meraklı Melahat.
“He, yıkanda kirin çıksın. Çok kokuyor
ruhun.”der bizim anne.
Başka bir can sıkıcı, ayar bozucu diyalog ise aşağıdaki gibi cereyan etmiştir.
“Kadın bu çocuk neden böyle yabani?”diye
seslenir Raziye Hanım.
“O hasta ablası, Otistik.” der
annesi. “Turistik mi? Allah müstehakını
versin emi. Turistik çocuk neden böyle kapalı olsun ki” diye kahkaha atar
bizim Raziye Hanım.
“Valla hafta sonu ondan herhalde kapalı.
Manyak mısın kadın?”der bizim sinir trafosu atan annemiz.
Deli diye, topal diye, kör diye,
anormal diye yaftaladığımız ve tahtakurusu gibi kuru bir hal ile onların
hallerini acınacak bir durum olarak gördüğümüz müddetçe biz adam olamayız diye
düşünüyorum. Onların da bizim gibi, sizin gibi birer fert olduğunu ve en az
bizim kadar bu dünyada yer kapladıklarını ve bu yeri hak ettiklerini
görebilirsek ve onlar için acımaktan öte daha güzel bir toplum yapısı
hazırlamakla meşgul olabilirsek sanırım çok daha iyi olur. Yollarımızı onlara
göre ayarlayabilirsek; kaldırımlarımızı, evlerimizi, iş yerlerimizi,
parklarımızı, duygularımızı, düşüncelerimizi… Düşünen var mıdır bunları? Yoksa
bizden uzak olsun anlayışı ile mi yatıp kalkıyoruz?
Sahi
engelli olan kim?
(
Biz Engelliyiz Sizin Probleminiz Ne? başlıklı yazı
GürhanGürses tarafından
3.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.