Önceki gün, Nur kahramanı Sungur Ağabey de vazife-i hayattan terhis oldu, paydos etti ve inşaAllah en güzel mekâna tebdil etti.
"Ne
mutlu sizlere ki; hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz
bitti, rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat bitti; ücret
almağa gidiyorsunuz" diyor Bediüzzaman.
Düşünelim; bizler ücretle ödüllendirmek bir yana, öncelikle hayattan terhise ne kadar hazırız?..
Birazdan
ölüm meleklerinin geleceğini, canınızın alınacağını hayal edin. O an
anlamını yitirecek olanların neler olduğunu düşünün. Tümü, hayat boyunca
en çok değer verdiğiniz dünyevi şeyler değil mi?...
Acaba o an, Allah’ın huzuruna çıkmaya hazır mısınız? Gereği gibi kulluk ettiniz mi Rabb’inize?
Dünya,
ahiretle kıyas bile edilmeyecek kadar basit ve değersiz. Bunu
vurgulamak içindir ki, dünya’ kelimesi, Arapça ’dar, sıkışık, alçak’
anlamından türemiş. İnsanlar bu dar, düşük dünyadaki 60-70 yıllık
ömürlerini çok uzun, tatmin edici, değerli zannederler, ama göz açıp
kapama süresidir; ömür geçer. Ölüm yaklaşınca, insanlar yaşamın ne kadar
kısa sürdüğünü kavrarlar.
Cahiliye, bilgisiz, bilinçsiz bir
toplumdur. Bireyleri, yaşamlarını kesin gerçeklere ve akla
dayandırmazlar. Boş/batıl inançlar, gerçek dışı zanlar, kısacası aldanış
ve yanılgıyla yaşarlar. Yanılgıların biri de, ölüme ilişkindir. Ölüm,
elden geldiğince düşünülmemeli, konuşulmamalı, hatta akla
getirilmemelidir.
Ölümü göz ardı ederek yapmak istedikleri;
akıllarınca ölümden kurtulmaktır. Düşünmeyerek uzaklaştıklarını
zannederler. Bu devekuşu mantığı, ölüm tehlikesini ortadan kaldırır mı?
Tam tersi insan hazırlıksız yakalanır ve dolayısıyla daha büyük zarar
görür.
Cahiliyenin bu mantığı samimi inanan için asla geçerli
değildir. Ölüm, yaşamdaki tek kesin ve açık gerçektir; o bunu yok
sayarak sanal bir dünyada yaşamaz. Ölümü ciddiye alır, ciddi düşünür,
ciddi konuşur, ciddi hatırlatır. "...Elbette sizin kendisinden
kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı
da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size
yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, 8) ayetiyle uyarır...
Ölüm
göz ardı edilmesi gereken bir ’bela/musibet’ değildir; ölüm yaşamın
gerçek anlamını hatırlatan ve yoğun düşünülmesi gereken önemli bir
olaydır. Samimi insan, neden tüm canlıların ölümlü olduklarını, Allah’ın
neden belli bir sürenin sonunda insanın dünya hayatını sona erdirdiğini
derin düşünür. Her varlığın ölümlü olması, Yaratan karşısındaki aczi ve
zayıflığı gösterir. Herşeyin olduğu gibi, yaşamın sahibi de Allah’tır.
Tüm yaratılmışlar Allah’ın dilemesi ile var olurlar ve yine O’nun
dilemesi ile yaşamlarını yitirirler.
(Yer) Üzerindeki herşey yok olucudur; Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (Kendisi) baki kalacaktır. (Rahman Suresi, 26-27)
İnsanın
ölümü kendisinden uzak görmesi, kendisini cennet için yeterli
zannetmesi, "nasılsa Allah affeder" deyip tevil yapması, "Allah büyük"
dediği halde, gerçekte Allah’ın büyüklüğünün farkında olmaması demektir.
Ölüm
her an, her yerde, her şekilde gelebilir. Alınan nefesin geri
verilebileceğinin garantisi yoktur. Bu yüzden her an ölecekmiş gibi
davranmalıdır. Ölümü sık düşünmek insanın şuurunu açar; insan o zaman
yaşamına Kur’an penceresinden bakar, Rabb’inin sınırlarını ihlal etmeden
yaşar. Dünya imtihan mekânıdır ve "...Her nefis ölümü tadıcıdır."
(Enbiya Suresi, 35)
Ölüm boyut değiştirmedir. Ölüm aşkla seveni
sevgilisine kavuşturan köprüdür. Hayatı boyunca, nefsini hastalıklardan
kurtarmaya çalışmış samimi insan için korkulacak bir olay değildir.
"Sana nasihat edici olarak ölüm yeter" Hz.Muhammed(sav)
Buz
parçası hükmündeki enaniyetini -Allah’ın izniyle- havz-ı Nur’da
eritebilmiş Nur Kahramanı olan Sungur Ağabeyi Rabbim rahmetiyle sarsın,
rızasını kazanıp Cennetine aldığı kullarından kılsın, bizleri de ona
komşu yapsın inşaAllah.
Fuat Türker
(
Vazife-i Hayattan Terhis başlıklı yazı
fuatturker tarafından
6.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.