İlayda
hastaneye gitmek üzere evden ayrılır.Bu gün nöbeti de vardır.
Her
nöbette dua eder ,ne olur Allah’ım bu gün
kötü olaylarla karşılaştırma,olumsuzluk yaşamasın kimse der.
Her
anons onu üzer,nelerle karşılaşacağını bilmez çünkü.
Yine
bir vaka var dilerim,bir hayat kurtarır onun mutluluğunu yaşarım diye duasına
devam eder.
İlayda
mesleğindeki ikinci yılını doldurmuş ve işini
de çok seviyordur. Hayat kurtardığı kadar ölümcül olaylarla da
karşılaşıyor çok üzülüyor,günlerce
etkisinde kalıyordur.
Mesai
başlayalı henüz yarım saat olmuştu.Dışarı da ayaz iliklerine işliyordu.
insanların .Mesai arkadaşlarıyla çaylarını yudumluyorlardı.
İlayda
üşüyen ellerini bardağın sıcaklığıyla gideriyor bir yandan da sohbet ediyordu
ki ,telefon geldi çabuk olun intihar haberi aldık hemen çıkın.
İlayda
bardağını masanın üzerine bırakıp,mesai arkadaşlarıyla ambulanstaki yerini
aldı.
Acı
siren sesiyle olay yerine birkaç dakika içinde ulaştılar.
Bir
inşaatın beşinci katına çıkan adam,avaz avaz bağırıyor…
‘bana
sevdiğim kadını getirin yoksa buradan aşağıya atlayacağım’ adam oldukça kararlı
görünüyordu.İlayda ve ekipteki arkadaşları elleri kolları bağlı bir şey
yapamıyor müdahale edemiyorlar ,çaresizliği yaşıyorlardı.
Ekrem; 32 yaşlarında evli bir kız çocuğu babası,özel şirkette çalışıyor. Evinden
işine işinden evine giden kimseye karışmayan sakin bir adamdır.
Nereden
bilirdi ki bir arkadaşının sözlerine kanıp hayatının, hatasını yapıp ölümü
seçeceğini...
Şirkette
Suat diye bir can dostu vardı. Oda çay
molalarında iş aralarında, internete girer arkadaşlık sitesinde sohbet eder
zaman geçirirdi.
Ekrem’e
de ''gel arkadaşım sana da bir isim bulalım seninde bir arkadaşın olsun gır gır
şamata vakit geçiririz.'' Ekrem; ''benim oralara ayıracak zamanım yok ve anlamamda
sana kolay gelsin'' deyip işine döner.
Suat
kafasına takmıştır Ekrem’e bir takma isim bulup onun adına bir kıza yazmaya
başlar.
Ekrem;
ertesi gün işe geldiğinde ''gel dostum bak
sana sürprizim var, gelen mesaj sana aç oku !''
Ekrem
şaşırır önce ne olduğun anlamaz,
Bilgisayar
başına gelir mesajları okumaya başlar. Suat’a seslenir,
''Yav
ben ne yazacağım sen yaz'' birazda kızar.
Fakat
gelen mesajları merak edip okur ve karşılık verir
Yazışmalar
günlerce devam eder.
İki
tarafta bir birlerini görmek isterler.İlk görüşme talebi kız arkadaşından
gelir.
Ekrem
birden heyecanlanır ,elleri titrer yazarken nasıl buluşacağım? hem korkar hem de
merak eder. Durumu Suat’a anlatır.
Sitem
etmeye başlar; ''başıma bu işleri sen açtın şimdi sen temizleyeceksin'' der.
Suat
pişkin bir şekilde ''yav dünyanın sonumu ne var sanki bir yerde oturur sohbet
edersiniz…''
Ekrem
görüşmek istiyor ama korkuyordur da. ''Eşim
yada tanıdık biri görür mü?'' diye düşünürken buluşma dürtüleri ağır
basar.
Bu
hayallerle evine gider. Huzursuz görüntüsü eşinin dikkatini çekmiştir.
''Hayatım bu akşam sende bir gariplik var iş yerinde sorun mu yaşadın?umarım hasta
değilsindir.''
Ekrem; ''hayır yoğun bir gün geçirdim oldukça yorgunum uyur dinlenirsem geçer diyerek geçiştirmeye çalışır.''
Ekrem
akşam iş çıkışı kız arkadaşıyla buluşacaktır.
Suat’ın
yanına gider. ''Dostum sende gel sonra yanımızdan ayrılırsın'' derken Suat kahkahayla
güler, ''yapma be dostum ,benimde randevum var gelemem hadi sana bol şans.''
Ekrem
yalnız gider pastanede beklemeye başlar kısa bir aradan sonra kız arkadaşı
gelir.
Ekrem;gördüğü güzellik karşısında avuçlarının içi terlemiş heyecandan kelimeleri bir araya getirip de cümle kuramaz olmuştur.Zaten yazışmalardan bir birlerini tanıdıkları için kendi özelliklerini anlatma gereği duymazlar.Biraz havadan sudan konuşurlar ve kız sorar ''Ekrem Bey şirkette işler nasıl problem yaşıyor musunuz? ''
Ekrem;
ne cevap vereceğini şaşırır çünkü ''şirketin ortaklarındanım, bekarım, yalnız yaşıyorum…'' diz boyu yalanlar
konuştukça batma korkusu iyice telaşlandırır .
Hemen
uzaklaşmanın yolunu arar. ''Kalkalım mı? akşam çim saha maçım var'' arkadaşı ''tabi
evet benimde uğramam gereken yerler var geç kalmayım'' der vedalaşıp belirli bir
yerde ayrılırlar.
Ekrem;biraz
pişmanlık bir hoşnutluk iki farklı duygu arasında gel gitler yaşar.
Evine
gider eşi kapıyı açar, paltosunu alır, masa hazır, Ekrem kızını kucağın alır
sohbet eder öper eşine dönüp ''çok yorgunum karnımda aç değil'' diyerek odasına
çekilir. Bu davranışı eşinin gözünden kaçmaz ama üzerine de gitmek istemez.
Sabah
bir bardak çay içip evden çıkar.İş yerine geldiğinde Suat merakla beklemektedir.
Sorgulamaya
başlar.
''Nasıl
geçti kız güzel miydi neler konuştunuz, bak korkacak ne varmış? ''
Ekrem
hiç konuşmaz yerine geçer bilgisayarı hiç açmaz . Gelen mesajları merak etmesine rağmen okumaz sanki vicdanı biraz rahatsız olmuştur.
Aradan
iki gün geçmiş ve kız arkadaşını da merak ediyordur
Dayanamayıp mesajları açar okur,(Seni çok merak ettim umarım bir sorun yoktur görüşmek üzere bay bay.) yazmıştır.
Ekrem;artık
kendini alamıyor kendine engelde olamıyordur. Rüzgar önünde sürüklenir gibi
kendini rüzgara teslim etmiştir.
Sonunu
düşünmüyor sonucu da öğrenmek istemiyordur.
Daha sık buluşup görüşürler.
Ekrem evine yabancı gibi girip çıkmaya başlamış,hiçbir şey umurunda değildir. Eşi konuşurken kafa sallıyor cevap vermiyor hatta duymuyordur bile.
Sevgilisi
ve vazgeçilmezi olmuştur görmeden duramıyor her dakika özlüyordur…
Ben
aşığım deliler gibi seviyorum diyor başka kelime konuşmaz olmuştur…
Akşamüzeri
bir telefon gelir (aşkım bu gece acilen gel seninle konuşmamız gerekiyor), Ekrem
telaşlanıp vakit kaybetmeden sevgilisinin evine gider.
Yolda
eşini arayıp, bu gece şirketin yıllık toplantısı var beni bekleme diye haber
verir.
Sevgilisi
kapıda Ekrem’i karşılar, ''hoş geldin aşkım'' Ekrem lafa atılır ''ne oldu
çatlayacağım hadi söyle'' diye ısrar eder.
''Aşkım;
bu gün bankadan ihtar geldi kredi kartlarımın borcunu ödemezsem haciz
gelecekmiş!''
''Aşkım;
sen üzülme ne kadarsa yarın sana temin ederim'' diyerek sevgilisini rahatlatmaya
çalışır.
Kız yavaş yavaş gerçek yüzünü göstermeye başlamıştır ama adamın görecek göz yoktur.
Şirkete geldiğinde durumu Suat'a anlatır Suat güler ''oğlum abarttın biz birkaç gün gönül eğlendir dedik sen ne yapıyorsun ? Boş ver dostum sen deli misin ? '' dese de Ekrem’in aldırış ettiği yoktur. Bankaya gidip yüklü miktarda kredi alır gayrimenkullerini ipotek verir parayı alıp, alel acele sevgilisinin evine gider parayı verir. ''Aşkım hadi borçlarını öde! Kendini üzmene değdi mi?'' Ekrem kendini çok mutlu hisseder ,sevgilisinin imdadına yetişmiştir.
Sevgilinin istekleri arka arkaya gelmeye başlar ve bitmek bilmez…
Bu
arada Ekrem iş yerinde işe karşı boş vermişliği patronun dikkatinden kaçmaz. Eskisi
gibi işine iki elle sarılmıyor ve odaklanamıyordur.
Patronu yanına çağırır kendisini toparlayıp işine sarılmasını söyler aksi takdirde işine son vereceğini söyler.Ekrem de değişen bir şey yoktur.
Ve
işten çıkarılmıştır…
Aylar
öncede eşi kızıyla birlikte baba evine
gider.
Ekrem
her dakika biraz daha bataklığa
saplandığının farkına varamamıştır.
Bankanın ilk haczi gelir,neyi varsa alır götürür evini de elinden alır…
Sevgilisi
eskisi gibi yüz vermiyor, aşağılıyor hakaret ediyor ve eve gelmemesini gerektiğini belirtiyor.
Ekrem; işsiz ve evsizdir artık.
Ertesi
gün iş aramaya başlar ama bulamaz sevgilisine gider,
Saatelerce
kapı önünde bekler fakat açan olmamıştır.
Çaresiz
Suat'ın yanına gider ''kadim dostum ben geldim,''eski arkadaşı soğuk davranır
serzenişte bulunur.
''Artık
görüşmeyelim evim her zaman uygun olmuyor'' deyip
Ertesi gün gelmemesini ister.
Ekrem
iyice bunalıma girmiş ve neler kaybettiğinin farkına varmıştır ama!…
Kararını
verir yolun sonuna geldim dünya işe yaramaz bir adamdan kurtulacak diyerek
,sabaha kadar boş boş dolanır.
Kafasını duvarlara vursa da her şey için artık çok geç kalmıştır.
Gün
doğmaya başladı saatlerde beş katlı bir binanın çatısına çıkar.
Her
yeri seyreder aklında yine sevgilisi Nazlıgül vardır.
Avaz avaz bağırmaya başlar. ''Bana sevgilimi
getirin yoksa kendimi atarım'' diye ortalığı ayağa kaldırır.
İşe
gitmek için oradan geçenler polis ve ambulansa telefon eder. Bir kaç dakika
içinde mahşer yeri olmuştur
Memur beyler Ekrem’i ikna etmek için çok uğraşırlar nafile
''Nazlıgül
gelmeden inmem'' diyor başka bir şey demiyordur.
Memur Ekrem den sevgilisinin telefon numarasını alır
ve
Nazlıgül'ü arar. Uzun uzun zil sesinden sonra karşı taraf ''alo'' . Memur olayları anlatır,kızın adını sorar telefon numarası da doğrudur fakat…
''Buyurun benim adım Nazlıgül
değil Ayça ve Ekrem diye birini tanımıyorum sanırım yanlış numarayı aradınız.''
Gamze
YAĞMUR
03/01/2013