yıldızlar kıskanacak hasetten
fezanın en parlak meteoru…
sana yıldızlı masallar anlatacağım
kuyruklu masallar:
sınırlar kalkmış ortadan
her yer yeşillikler içinde
çocuk sesleri yükseliyorken arşa
kurtla kuzu yan yana uzanmışlar
filistinde açmış rengarenk güller
kan çiçekleri açmaz olmuş Bosna’da
neretva ruhunu okşuyor mostar’ın
ayakları serin
maviye bırakmış
kızıllığını
asi nehri akdenizin mavisiyle pürneşe
harran’a geç
kalmış bahar
har har yandığımız
ibrahim’i yakmayan
firavunun ateşi bu
zin
(hâr)
eyyüb’ün sabrını unutma
kurt düşmüş bedenlerin şükrüdür bu
tek(bir)
lûtfet (se) Hakk
cudi’nin sırlarına erebilseydik
âdemin encâmına etmezdik hayret
her çocuk Yusuf’tur ve Yusuf kadar güzel
sana yusufun sırlarını anlatacağım
kör kuyuların
iz(be)lerini
susuzluğuna
doy kana kana
ş e r h o l s u n
k i
bunca hatmi ezilmezdi ayaklar altında
bunca arsız baharlara gebe kalmazdı zaman
fon dipleyip rahatı
onca rimel sürmeseydik şafağa
galileo vakarıyla yürüyebilseydik eğer
bir can sunabilseydik Somalili çocuğa
ama sana
y i n e d e
yine de ulaşmayan sesim cesaret versin
saat on ikiyi vurduğu zaman
ş e r h o l s u n
!
senin için bir mum da ben yakacağım
ve dilekler tutacağım adına…
açlığa satılan
kör kurşunlara koşulan
gazzede yetim kalan
hocalıda derileri yüzülen
beyrutta misket bombalarıyla vurulan
bosnada sussun diye
ağzı kapatılıp diri diri boğulan
sen
sualsiz kurşunlara dizilen…
k ü ç ü ğ ü m…
d i l e r i m
k i…
seni zindanlara atan kardeşlerin utansın
yusuflar aşkına…
kabil’in elleri kırılsın ilahi
ebu cehillerin adı batsın
ebu leheblerin izi savrulsun
y a r a d a n r a b b i m i n a d ı y l a
ey eşref-i mahlukât
k ü ç ü ğ ü m
yeni yılın kutlu olsun