Üzdük
birbirimizi; diyerek şucu bucu
Ayan beyan ortada, acıklı ahvâlimiz.
Benliğimizden geçtik; söz verdik, ettik rücû
Şimdi yürek dağlıyor, hal-i pür melâlimiz.
Tefrika kök salınca bir toplumun içine
Sormanın manası yok; "bu milletin suçu ne?"
Cevabını kendin bul; "neden, nasıl, niçin"e
Nasıl inliyor düşün! Kardeşlik hayalimiz.
Anaların
yüreği yanmış, dağlanmış, korken
Öteledik dertleri; dedik henüz çok erken
Sevgi ile kardeşce, el ele vermek varken
Kavga meziyet sandık, kalmadı mecâlimiz.
Deme sakın "hatam yok, göremedim tuzağı"
Vaktinde kurutmadık virüs saçan batağı
Bölünmeyiz diyorduk; yakın ettik uzağı
En hafif bir rüzgârda kırılıyor dalımız.
Kökü
aynı çınarın kollarıydık biz güyâ
KIZIL ELMA ülkümüz vermiyor artık ziyâ
Kaldıysa şayet hâlâ, zerre miktarı hayâ
Açın o yumrukları; dostça değsin elimiz.
Her yapılan hatanın bir bedeli oluyor
Bu kez paha çok büyük; gül, goncayken soluyor!
Silkelenme vaktidir! Gemimiz su alıyor
Güneş görmek bir yana, sönmekte kandilimiz!
Hiç kimsenin hakkı yok, bu milleti germeye
Mecbûr, hem de mahkûmuz eli ele vermeye
Haydi, yine birlikte, gidelim gül dermeye
Böyle doğrulur ancak, yeniden bu belimiz...
Mecit Aktürk