Ben doğarken sürgün yemiş, müebbete mahkûm neşe
Gönlüm yaslı, başım eğik; keder içip kanıyorum...
Her serâbı umut sandım, düştüm kordan bir ateşe
Gençlik elden çoktan gitmiş, hüzün ile anıyorum...

Derman aradım derdime, soran olmadı "derdi ne? "
Çığlığım hiç duyulmadı, ah´a mekân oldu sîne
Oturduğum son sofrada, zehirdi sunulan yine
Ağu ile pişmiş aşa, lokmaları banıyorum...

Tebessümü çok denedim, iğreti geldi yüzüme
Sarp yokuşlar tam biterken, muhannet çıktı düzüme
Nâz ettim, kaşlar çatıldı, gem vurdum kalan sözüme
Ömrüm şimdi son deminde, içten içe yanıyorum...

Kâinât gizem yumağı, henüz sırrına ermeden
Hazan vurdu gülbahçemi, daha gülleri dermeden
Kader mezar kazmış bana, son nefesimi vermeden
Açılmış toprağın bağrı, adım adım iniyorum...

************************

Ârife sordum "hayat ne? "; Dedi ki imtihan yeri
Açtı sırlar sayfasını, gösterdi bana mahşeri
Dizimin bağı çözüldü, kalmadı gözümün feri
Meğer rüyaymış gördüğüm, uykudan uyanıyorum...

 

Mecit Aktürk

( İğreti Gülüşler... başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 11.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu