“Aç sokaklarda hep kediler ağlamaz
Hüzünde bağlanır kir pas ellere…”
Hayata adadığım;
Yaşam koyaklarından
Sana da yer açıyorum
Kaç oda salon olsun
Hüzünbaz sevişlerin
Hatırına…
Dilek tut!
Maziye yamalı gülüşlerin
Son çevrimdışı halleri
Nereye sürüklüyor
Karşı oluklu rüzgâr
Katran giymiş kadınlar
Eteklerinde peşin hüküm
Gün çalıyorlar geceden
Sessiz ve endamlı…
Ve ölgün bir dalın
Vaftizi bu/
Yine aynı turfanda ölüm
Kanatlarına pet bağlamış kızlar
Üryan yaraları örtüyor/
Güneşte kurt düşmesin diye
Allı pullu tenlerine…
Adamlar soluksuz
Caz nefesleri çığırtkan
Doymamış bir midenin
Sesi bu belki de/
Kökleri hayvanlar yer
Gökleri de yalanlar
Yağmur demlerinde
Oysa!
Bir şiir çalmak vardı
İplere asılı pinokyo’dan
Karası bol akı uçmuş
Aşk yüreklerde kelebek misali
Derin soslara bandırılmışı var
Ya da yol yakınken kandırılmışı
Diyeceğim o/ki;
Caz-ilhane yollarında
Kaç cana ekmek doğrandı
Saçlarından çekilen ayazlık
Ve ayaklara makosen turları
Hüzün!
Kendini sal evreşe yollarına
Gelmeyeceğim bugün/yarın
Hiçbir zaman…
Çarelerim tükendi/
Aç nöbetler yalasın sokaklarını…
.