İhtiyar bir kadınım kırış kırış tenimle
Saçımda hüzün akmış yorulmuş bedenimle
Aynanın sırlarına eklerken yeni sırlar
Koşup giden ömürdü sanki geçti asırlar
Kirpiğin arasından anıları süzerken
Sorgulayıp geçmişi zindelik nerde derken
Anladım ki gençliği bir pula satan bendim
Kör kuyunun içine savurup atan bendim.
Şimdi acı öyküler heybemden dökülüyor
Sararan fotoğraflar albümden sökülüyor
Huşu içinde çöksem bükülmüyor dizlerim
İnşa olmadan soldu çizdiğim eskizlerim
İmdat eden çığlıklar yırtarken dudağımı
Sırtımda taşıyorum çile yüklü dağımı
Çığ düşürüp gözüme yarın
doğuran bendim
Ak ırmakla
besleyip hazla yoğuran bendim.
Avuç avuç kanadım her tokat darbesinde
Beddualar karardı dilimin pembesinde
Unutulmuş âmini saklardı avuçlarım
Sızlardı çitilerken bütün parmak uçlarım
Kızgın güneş içerdim çay keserken bahçede
Yok sayılıp düşerdim verdiğim dilekçede
Alnımın ak yerinden yere çakılan bendim
Fırtınada yağmurda yine yakılan bendim
Gözlerimden efkârı okumak mümkün müdür
Ömrü baştan işlemek dokumak mümkün müdür
Mümkün müdür acaba yeniden doğmak için
Gecenin karasını sabahla boğmak için
Mümkün müdür şiirler yazıp kara bahtıma
Nakışlamak sevgiyle tutup gönül tahtıma
Dizelerin içinden imgeyi seçen bendim
Feda edip ömrümü her şeyden geçen bendim.
Bir kadındım ey ömrüm kadın olamasam da
Hicranı servis ettim kırık dökük masamda
Ellerimle sunduğum gözyaşımı içtiler
Dikensiz güller sundum köklerimi biçtiler
İsterim ki geçmişi bir an gelip silmeyi
Ya da çekip giderek dünyadan eksilmeyi
Kaderin şakağına silahı tutan bendim
Yaşamayı insanca dünde unutan bendim.
.