Geçti, istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni,
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme artık neye yarar. [N. Fazıl K.]
“Her
şeyin bir vakti var” derler ya kavuşmanın da bir vakti varmış meğer. Bulamadığın kadar yaklaşıyormuşsun aradığına
ve gelmediği kadar senin oluyormuş beklediğin.
Önce ölümüne aradıkların tüm umutlarını öldürünce yeniden doğuyormuş
yüreğinde. Bu sefer sahte olmayan manalarıyla ve hislerinin tüm çıplaklığıyla.
Sonra bir daha “ölümüne” diye başlayan sevda sözleri kurmuyorsun çünkü tüm
oyunlar ölmüş oluyor ve kendini bir anda hayatın orta yerinde, pişmanlıklarınla
sırılsıklam olmuş kaybetmişliklerinin, bitmişlerine kazandırdıklarında
buluyorsun. Aslında bitenler, içine girecek olduğun başlangıçların oluyor ve
sen bunu ancak yalnızlığında fark edebiliyorsun.
Aradıklarına yüklediğin tüm anlamlar onların
çirkinliklerini kapatan makyaj gibi. Eğer bir gün dokunabiliyorsan, eline
yüzüne bulaştırıyorsun boyayı. Artık güzelliklerinin ne kadar çirkin olduğunu,
doğrularının ne kadar yanlış olduğunu öğreniyorsun. Takke düştüğü zaman çıplak
bir pişmanlıkla doluyor yüreğin. Keşkeler diziliyor artık cümlelerine.
Yoruluyorsun bir süre sonra çünkü sen dokunmayı değil dokunamadıkça özlemeyi ve
aradığında ütopyanı oluşturmayı seviyorsun. Bulduğun zaman tablon kayboluyor,
artık sen özlemini çektiğin dünyayı dilediğin gibi tabloya resmeden ressam
olmaktan çıkıp kaderin tablosundaki resmin bir parçası oluyorsun. Oyuncakların
kayboluyor çıkmaz karanlıklarda, hayallerinin yerini ancak iyi tarafından
bakmak ile doldurabileceğini görüyorsun.
Hayallerindeki güneşi
gerçeğin buğulu camı ardına saklamak istemeyenler için “gelme”ler diziliyor
mısralara. “Var olanın değeri bilinmez” misali tüm sefillikleri göze alıyor
yokluğun tadına varanlar. Biliyorsun ki bulunca artık eskisi kadar değerli
olmuyor çünkü ulaşılabilecek kadar kolay görünüyor sana karşındaki. Mecnun
Leyla’yı aramaya âşık, yoksa ne yay gibi kaş ne ok gibi kirpik ne ay gibi yüz
ne de selvi boylar bir şey ifade ediyor.
Özlenen eğer bilse ki özleyene yokluğu ile hayat veriyor, belki de o anda aradaki tüm perdeleri kaldırırdı. Çünkü sevilmek kibir ve acımasızlık kazandırıyordu insana sevmek ise sadece olgunluk.
Beni
benden başkasının
kelimeleri anlatamaz…
Yazarın
Önceki Yazısı