ÂLEMİN BİLDİĞİNİ HALKTAN SAKLAMAMALI
Teröre çözüm bulmak için birçok yol denendi.
Maalesef derde deva olmadı, terör devam etti.
Canlar yandı, hanelere ateş düşmeye devam etti.
Bu çerçevede çözüm amaçlı;
Oslo dendi olmadı.
Kürt açılımı dendi olmadı.
Kardeşlik projesi dendi olmadı.
Şimdi de İmralı süreci ya da çözüm süreci deniyor.
İmralı ya da çözüm süreci arasında gidip gelinen söylemlerde hâlihazırda bir ittifak da sağlanmış değil.
Her neyse.
Son olarak çözüm haritasının MİT ile terörist başı arasındaki görüşmelerde çizildiği anlaşılmaktadır.
Terörist başıyla MİT görüştüğüne ve terörist başı da BDP ile bunları paylaştığına göre, çözüm haritasının terör örgütünce de bilindiği aşikârdır.
Dolayısıyla sızdırılan görüşme tutanaklarının niye sızdırıldığı gibi bir konunun da bu kadar tartışılması anlamsızdır.
Sızmalarla, dedikodularla soru işaretlerinin oluşması da gayet doğaldır.
Yalan yanlış bilgilerin önüne geçilmek isteniyorsa yapılacak tek bir şey vardır.
Terör örgütünün bütün kanatlarının ve devletin bildiğini halkın da bilmesinden daha doğal bir şey olamaz.
Onun için varılan mutabakatın derhal kamuoyuna açıklanması gerekir.
Hani şöyle bir sözümüz vardır. İki kişinin bildiği sır, sır değildir.
O halde bu görüşmelerde nelerin konuşulduğu, hangi konularda uzlaşıldığı kamuoyuna açık ve net açıklanması zamanı gelmiştir.
Açıklanmalıdır ki, el yordamıyla, akıl yürütmelerle, söylentilerle ve doğru yanlış bilgilerle millet oyalanmamalıdır.
Yani Âlemin bildiğini halktan saklamanın anlamı yoktur.
Neticede halkımızın öğrenmek istediği tek bir şey vardır.
O da, bu terör ya da kan ne zaman ve nasıl duracak.