05.11.2011 
Cumartesi
Gün doğumu 
Ankara 

Nasılsın Rüzgar? İyi misin? İyi olduğunu var sayıyorum. Öyle olmalısın. Seni özlüyorum. 
Ben iyiyim. Hâlâ hissizim. Başarılı olamadın, hissetmemi sağlayamadın. Hep gülümseyerek yaşayacağım. Acı yiyorum bol bol. Menemen yaptım, seviyorsun hâlá biliyorum. Domatesten çok biber var ama. Açık yeşillerden, hani acı olan. Ağzımın ve dudaklarımın acısını yaşıyorum yavaş yavaş. Ondan başka acı da yok zaten. Geriye bakıp yüzünü görmenin acısı yok 

Gerçekten iyi hissediyor musun Rüzgar? Alışabildin mi sonunda şehrine? İlk senende bana çok yalnız olduğunu söylemiştin. Artık doldurmuşsundur o boşluğu. Çok değiştiğini söylüyorlar. Tanıdığım adamı öldürmediğini söyle bana. Sen benim alıştığım her şeysin. Bunu yapma. Sakın yapma. Bu kadının nefes almasını istiyorsan yıkma kendini. 

Annen hâlâ oğluşum diyor mu sana? Eminim artık kızıyorsundur. Kızma Rüzgar. Anneler için hep bebek olduğumuzu sen öğretmiştin bana. Bizim bi sorunumuz yok. Her gün telefonlaşıyoruz annemle. Onu çok çok sevdiğime karar verdim. Sayende. Sana bunun için bir türlü teşekkür edemedim. 

Saçlarımı topuz yapacağım zaman aklıma geliyorsun hep. Açık daha güzel diyorsun. Yıllardır toplamıyorum saçlarımı. Zaten artık kısalar. Belimden enseme kadar feda ettim hepsini. Alıp saklamadım da. Artık saçımın en uzun telleri sadece sende var. Sende hep en güzeli var parçalarımın. Sen özeldin Rüzgar, özelsin. Sendeki güzelliğimi dünyaya veremezdim. 

Artık bi kedim var. Biliyorum, için gitti. Hayır senin hiç kedin olmayacak. Sen hayatı on yıl ileriden yaşarken neden bana soruyorsun hep olmasını istediklerini? Sana istediğin cevapları verecek biri lazım. Ben başaramıyorum, sana yalan söylemeyi başaramıyorum. Yalnız öleceksin. Mavi bi koltukta tek başına veda edeceksin hayata. Ben mi? Ben yanında olmayacağım. Oğlum askerden dönmüş olacak, ona sarılacağım. Gece yarısına kadar oturup konuşacağız. Babası eskiden ne canlar yaktİğıni anlatacak, ben eski aşklarımdan dem vuracağım. Ama senin adın Rüzgar senin adın bile anılmayacak! Evet, kızım olmayacak. Sensiz bi kızım olmayacak. Kıvırcık saçlı şaşkın kız, senin hayallerinde oyunlar oynayacak. Ölüm haberin beni yıkacak Rüzgar, içten içten yas tutacağım sana her gün. Hayatım boyunca tuttuğum gibi... İki yıl sonra da ben öleceğim. Doğum günlerimiz gibi, hatta yirmi üç ay... 

Kaşlarını indir güzel adam. Bu senaryoyu bana sen yazdırdın. Şimdi pişman olmaya hakkın yok! Sil baştan alamam o kadar acıyı. Bana bunu yapmaya hakkın yok. Hayatımı kurtardın dediğin kadını daha kaç kez öldürebilirsin? Boynunda mırıdarken kedin gibiydim ama o dokuz can yok bende Rüzgar! Bende bi tane vardı, yarısı kaldı. 

Unut hepsini Rüzgar. Otobüsten indiğinde sana bir masal yaratacağım. Belki bu kez inanırsın sonsuza dek mutlu yaşayacağımıza. Ama korkma, uyutmam seni. Ninnilerin büyütebileceğinden çok daha yaşlısın. Ben seninle üç yüzyıl yaşadım Rüzgar. Üç gün bize ne kadar çok olabilir ki? 

Seni özledim. 
Çabuk gel
( Rüzgara Mektup başlıklı yazı Siyah tarafından 9.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.