Dün sabah bağda erken
Yağmur içtim, saçlarını okşarken
Gözlerinden yudumum, nemli çimin buğusu
Geçmedi yine ağyar, şu yüreğin ağrısı
Yundum geçmişimizi, sana saadet dilerken...
Bak ben yine yalnızım, yine iptal hayatım
Gecenin eteğinde sen saadeti yaşarken
Bir karyola, bir yastık, bir de yorganım yırtık
Ve mazinin izleri, şimdi duvarda artık
Gözlerim duvarlarda, boş şişemi demlerken...
Buruşturup attığım, nice şiirler oldun
Her dizede sen vardın, her mısra senle doldu
Akan gözyaşlarımla, kağıdımda da soldun
Boş ver ağyar aldırma, yazan garip bir kuldu
Daha çok yazılacak, duyacak kuzu kurdu...
Zulamda sakladığım, dudağını öperken
Sızlayan yüreğime, düştü ölüm korkusu
İyimser bir gül soldu, gözlerine bakarken
Dert etme iyiyim ben, alt tarafı bir ölüm
Benimle göç edecek, saçlarının kokusu...
Bir gün bu masum sevda, bilmem ki götürür mü?
İncinmiş yüreğimi, kabul eder mi cennet?
Yoksa, ettiğim isyan cehennem mi getirir?
Devrilmiş kadehlerin, uhrevi bedeline
Bir dua mı olurum? Affet yarabbim, affet...
"Ey hüznümün kızıl saçlı kadını
tam da unuttum derken, yine andım adını"
Şiir ve yorum Mehmet Fikret ÜNALAN
(
Dün Sabah Bağda Erken başlıklı yazı
MehmetFikret tarafından
9.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.