Yaklaşık bir sene  evvelinde  "Mart  kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır."  sözüne nazaran güneşli bir gündü. Yanıma  en küçük kardeşimi de alıp  hazır havalar güzelken aşağıya inip marketten evin eksiğini görelim dedik. Bir yandan baharın gelişine sevinirken, diğer yandan  bu günleri bize gösteren Rabbime şükrediyordum; solurken bacalardan  çıkan kömür kokulu dumanları.
 
  Market çok uzak sayılmazdı, çok yakın da değildi. İsteyen vasıta kullansa da, ben her defasında  yürümeyi yeğlerdim spor olsun diye. Sonuçta evden her istediğimde çıkamıyordum, zorunlu durumlar haricinde. Hızlı adımları  o günlük terkettiğimden olsa gerek ve yanımda kız kardeşimin varlığı da olunca tabii, yaklaşık 20 dakikada ulaştık gideceğimiz yere.  Özlemiştim  ilk girişte içime işleyen kokusunu oranın. Almamız gerekenleri pratik bir şekilde koyduk sepete. Ayda  bir gelen ürünler olurdu indirimli, onlara göz attım; belki işe yarar bir şeyler olur gibilerinden . Baktım, olanların hepsi vardı zaten bende, gerek duymayıp devam ettim. Aylardır uğramamış olacağımdan ki, hemen farkettim oradaki değişikliği. Bir raf yapılmıştı, üzerine özensizce dizilmiş küçük çiçek saksıları ve içinde solmuş yapraklar; sulanmadığından olsa gerek.
 
 
   Sonra  rafın köşesine sıkıştırılmış bir file, içinde bir kök ve dışında rengarek çiçek resimleri.
Kış mevsimini sevmiyorum, hiç değil ama  genel itibariyle sevemiyorum tüm kirlenmişlikleri bir süreliğine örtmüş olsa dahi. Rengarenk görünce o çiçekleri, içim gitti bir anda. Kız kardeşim de al deyince, onu da ekledim sepete. Yol üstündeki bir milyoncu diye tabir edilen dükkana girip büyük sayılacak boyutta bir saksı ve içini dolduracak kadar toprak satın aldım. Buranın toprağı kırmızımsı olduğundan suyu gördüğünde katılaşır ve  beğenmem bu nedenle. Anlayacağınız şehir yerinde toprağın bol olduğu kesim dahi olsa, satın almak zorunda kalırsınız çoğu kez.
 
 
 Eve geldiğimde ilk iş aldıklarımı yerine yerleştirmek olurdu, ama bu defa önceliğim farklı idi.
Hemen kollarımı sıvadım, nasıl dikilmesi gerektiğini prosedürlerine göre uyguladım. Üstüne biraz da su döküp, merakla çimlenmesini bekledim. Arada kontrol ederdim, toprağını havalandırır, suyunu dökerdim yine.
 
  Balkonun en güzel yerini ona tahsis etmiştim, resimdeki çiçekleri de düşününce  çok yakışacaktı oraya.
Her baktığımda, bir kez daha gözüm gönlüm açılacaktı. Belki şiir yazmama bile vesile olacaktı verdiği oksijen kaynaklı ilhamıyla.
Gel zaman git zaman, baktım bir yeşillik baş göstermiş toprağın içinde. Sulamaya devam ettim. Kardeşlerimi de sıkı sıkıya tembihledim ki zarar vermeyin sakın diye.
O kadar hızla boy atmıştı ki, artık ne zaman açacak diye merakımdan ölüyordum. Hatta filenin dışındaki çiçek resmini atmayıp saksının yanına koydum; görüp onun gibi açsın diye. - Üzüm üzüme baka baka kararır hesabına göre :) -
 
  Daha sonrasında tomurcuklandı. Allah'ım açsın bir an önce artık diye dua ettim her defasında. Yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı bile yıldız çiçeğim. Beyaz bir renk gösterdi önce, dedim herhalde sonradan renklenecek. Yarın oldu bu defa daha bir beyazlaştı.
"Sanırım tam anlamıyla açınca rengarenk olacak."
Sonra, iki gün geçti daha da beyazlaştı ve işin kötüsü sararmaya dahi başladı. Ama renk filan yoktu :(
 
  Bütün hayallerim kurudu çiçek ile birlikte.
 
  Bu sene yine diktim, artık bir sürpriz olmazsa yine beyaz açacak gibi. Alıştım galiba.
  Bir de kına çiçekleri diktim, umarım onlar bari renkli açsın. Zaten bazı ektiğim tohumlar çimlenmedi bile. Ona da  var bir yandan üzüntüm ve sinirim. Bir daha almayacağım diyorum, alıkoyamıyorum da kendimi.  İşte böyle.
Sizce bir mucize olur mu yıldız çiçeğim için, acaba geçen sene o kadar beklediğim için mi inadına beyaz açtı bu?
 
*
*
*
Sevinçli
 
 
Not : Yazdığım gerçek..
 
 
 
 
( Yıldız Çiçeğim Neden Böyle Açtı başlıklı yazı Sevinç A. K. tarafından 11.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu