Bedbaht, Sultan'ı
Bilmez
Bedbaht, bîhaber yaşar, Rabbin hazinesinden
Mal, sanır sermayeyi; zamanı, anı bilmez.
Mucizeler yağar da, toprağın sinesinden
"Ol" diye emir veren, Yüce Sultan'ı bilmez.
Emrine âmâdedir, yiyecek, içeceği
Aklına gelmez, heyhât! Gün gelip, göceceği
Gezer bağı, bahçeyi, bakar, görmez çiçeği
Lâle, nergis, papatya, gülü, reyhanı bilmez.
Edepsiz her sözünü, hep kine ekin eder
Allah'a isyan ile, gazabı yakîn eder
Her çene açtığında, kırk yalan sökün eder
Sorana, "dürüstüm" der, asla bühtânı bilmez!
Körelmişse bir kulda, irâde denen silah
Bağlanır basireti; iblis olur kalbe şah
Hevâyı ilah yapan, bir daha olmaz iflah
Günde beş davet gelir, uyur, ezanı bilmez.
Sanma ki düz giden yol, her zaman düze çıkar
Her fânînin mevsimi, sonunda güze çıkar
Dünya denen şu handan, kabre insanlar akar
Bakar, gâfil mezara, gerçek hazânı bilmez.
Bakar, gâfil mezara, gerçek hazânı bilmez.
Mecit Aktürk