Her şey senin kıpırdamayışınla başladı. Etrafın mahşer gibi kaynıyordu onlarla. Konuşmadan sustun hep , onlarsa ellerinde soru işaretleri örüyorlardı etrafını. Herkes bir soru koydu önüne . Sen hep sustun. Çünkü ne söylersen söyle hep suçlanacağını biliyordun.

Tüm bunlar olurken elimde bir fincan çay yudumlayıp seni izledim uzaktan. Uzak dediysem görülenden daha fazlası bahsettiğim. Hiç pişman değildin. Hayatından çalınanların birer karşılığıydı onlar. Yaşayamadıklarının , peşinden koşup düştüklerinin , koşamayıp yıkıldığın birer sebep gibi buldular seni. Ellerinde hançerleri kendi hayatlarına dokunasın diye yine sana saldıranlardı. Bencil bir savaşın farklı portreleri gibi girdiler beynine. Hepsi “beni sev” dedi sana. Tüm bunlar olurken ben seni dinledim , sesin buz tutmuştu. Üşüdüm… ama sana hiç beni sev, ruhumu ısıt demedim.

Deseydim hala böyle uzaktan da olsa bakmazdın bana. Çünkü bazen bir sabah aynı yatakta uyanmak uzun bir tren yolculuğunda yol arkadaşı olmaktan daha kıymetli değil. Bunu birbirimize söylemedik hiç, ama hep doğruluğunu taşıdık bileğimizde. Bir yara izi gibi , bir intihar habercisi gibi durdu … hiç ses etmedik birbirimize. Arada baktık ve dokunduk o ize.

Gittikçe yorulduğunu hissettin. Gecenin bir yarısı içtiğin bir sigaranın dumanıyla boğdun bir kısmını. Biraz ferahladın. Bir kısmını kırmaktan çekinmedin , çünkü sen hala kırıklarına rağmen ayaktaydın,onlarda kalırlardı. Senin için uyumak sızmaktan ibaret olduğundan beri , öksürerek uyanıyorsun geceleri. Pencereyi açıyorsun. Soğuk bir ter kaplıyor tenini. Yumuyorsun gözlerini, ağlamak istiyor ağlayamıyorsun. Ama çaresizlik seni hiç yenemedi biliyorsun. Biliyorsun işte, bir kez yıkılsan kalkmak mümkün olmayacak.

O çok uzaktan tüm bu olanları izlediğim için de öfkeleniyorsun bana bazen. Ellerinle gözlerimi kapatmak ve “bakma artık” demek istiyorsun. Ama bir konuşsak bizi götüren tren ilk uçurumdan düşüverecek boşluğa. Aradığımız, bulduğumuz ve belki de sahiplenmeyi sevdiğimiz o duygu aniden uçuverecek. Oysa şimdi her şey ne güzel. Sakin, dingin eşit raylarda ilerliyoruz beraber. Bir yerde insek diğerimiz niye diye sormayacak hiç. Ve işte hayat belki de sırf bu yüzden çok güzel.

Her şeyi gördüm, hissettim, duyumsadım diye kızma bana. Tüm bunlar bir delinin yapacağı şeyler biliyorsun. Sana anlattıklarımsa bir delinin sızlanmasından fazlası değil.

25.03.2011 MUĞLA

( Bir Delinin Sızlanmaları başlıklı yazı ÇİLER GÖKSEL tarafından 29.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu