Çekti kılıcını yelkenler fora
Başka bir âlemde yüzerken gemi
Kıyamet kopardı üfledi sura
Geldi hesap günü dolmadan demi
Usta dedik saydık haddini aştı
İhtirasa düştü şaşırdı kalem
Yersiz iftirayla dimağlar şaştı
Sabrı kuşanmışım duysun el âlem
“Çömezsin” dedikçe sineye çektik
Esirgedik sözü doyduk sükûta
“Şiirden anlamaz, bilmez yürek”tik
“Adi bir taş” dedi süslü yakuta
Ayakları yerde başı semada
Demir atmış sanki arşı alaya
Kibir haset gırla dosta imada
Şerrinden sığındım yüce Mevlaya
Savları bilgelik, huyu agresif
Sözleri argodur edep fakiri
Bohçası zan dolu, tavrı muhalif
Sohbet masasında nefsin esiri
Aşmış ya bendini şöhret sahibi
Muammaya çıkmış mimlenmiş adı
Allameyi cihan, olsa talibi
Burnu bulutlarda, hükmeden kadı
Katılaşmış kalbi benliği sevmiş
Dostlukta fukara yolu desise
Sorsan kendisine “âlemde dev”miş
Kimlik sahasında kıvrak rakkase
Çerçöp arıyorken duru bir suda
Görmez gözündeki koca merteği
Avcı edasıyla yatar pusuda
Kalbe nişan alır paslı tüfeği
Hiciv deryasına dalarken gemi
Şer dilemez gönül, kaldırmaz doğam
Bu sana nasihat son sözüm emi
Sözü pişirmeden söyleme ağam
Menderes Oyanık
10.11.2009
Hiciv yazmayı sürekli belden aşağı vurmak ve küfretmek zannedip aslında edebiyatı
Katledenlere ithaftır