“Ömrüm “ dediğin günler yadımda, yarınımdan ümitsiz
dünümden pişman değilim,
Caymadım ben sözümden, korkma adının olduğu mısradan
geçecek değilim,
Ben bir yolcuyum yokluklar diyarında bu muhtıra koymaz
beni,
Alır götürür bahçende ki söğütün gölgesinden,
Asmalarının üzümünden caydırır gönlümü,
Ellerime değmeyen papatyaların taç olamaz başına,
“Yurdum” dediğin günler yadımda…
Vatan bilmek bir bakışı bir nefesi namus,
Sınırına sokulanı katletmek hem de Tanrı adına,
Siper olmak çoğu kez faili meçhul sevdalara,
Sıtmalarla sarsılsan da her gece ateşler içinde,
Ve yansan yansan dudaklardan dökülen iki kelimeyle,
Dikilmek dimdik surlar gibi, denizlerin dalgaların
martıların önünde,
Gök olmak alem olmak damla olmak yağmak bir bebeğin
gamzesinde…
“Ömrüm” dediğin günler yadımda,
Bilmem kaçıncı mısrada durur kalemim,
Kaçıncı kelamda kırılır takatim,
Bilmem yeter mi mısranı tamamlamaya, seni bir kenara
koymaya “ömrüm”,
Var mı bakışlarında ki kirpiğinin ucunda “yurdum”,
Ölürüm dediğin günler yadımda,
Dün sustum bugün susuyorum ve yarın için sana yalnız sustuklarımı bırakıyorum,
“Ömrüm “ sensiz “ölürüm” deyişin sol yanımda.