B.





Son yağmurlarda küçük bir dere (Ayamama ) İstanbul’dan intikam aldı . Neden ?
Doğal yatağına ,belirli mevsimlerdeki su debisine bakılarak düzenlenmesi gereken dere , kıyısından köşesinden çalınarak adeta zincirlendi . Sana dört metre yeter , senin ne suyun var , denildi . Künkler,menfezler ,kazıklarla dere yatağı daraltıldı . Kenarına tır garajları , siteler , alışveriş merkezleri yapıldı .
Ayamama (kutsal anne ) deresi 14 yıl önce de taşarak uyarısını yapmıştı . “ Çocuklarım , benim boğazımı sıkmayın “
Otuzun üzerinde insan , milyarlarca liralık mal telef olup gitti . Bu işin sorumluları ilgili belediyeler ve rantiyecilerdir . Tabii arkalarındaki politikacıları da unutmamak lazım ..
Elli yıl önceki betonlaşmamış güzel İstanbul , çocukluk dünyamdaki güzel bir hayal olarak kaldı . İstanbul doğduğum şehir , İstanbul dünyanın en güzel fakat en bakımsız şehri .. İstanbul’u özlüyorum ama ona gitmeye korkuyorum .
İstanbul vahşi bir ormana benzedi . Fabrika , imalathane , iş yerleri , depolar yapılırken çevreleri bir anda çarpık ve kaçak yapılaşan yerleşim alanları haline döndü . Gecekondular , sıvasız , tuğla ve kırmızı kiremitli sevimsiz binalar her yanı sardı .
Turistik eserler bu labirent içinde kayboldu . İstanbul’a özgü doku korunamadı . Şehrin yerleşim alanları içinde üniversiteler , yüzbinlerce öğrenci , yüz binlerce fakir işçi , Anadolu’dan göç etmiş dar gelirli insanlar İstanbul’u bir insan mahşeri haline getirdi .
Bu kalabalık ve pahalı şehir çetelerin , rantiyecilerin geçim alanı oldu . Sokaklar , kaldırımlar milyonlarca araçla doldu . Ulaşım bir Çin işkencesi halini aldı .
Avrupa’da Amsterdam ‘ın nüfusu 739 bin , Frankfurt 643 bin , Bremen 662 bin , Rotterdam 596 bin iken İstanbul 13,5 milyon insanı barındıran bir açık hava hapishanesi haline geldi . .

İstanbul’da hangi tehlikeler var ?

Ulaşım zorluğu ve pahalılığın oluşturduğu müthiş bir sıkıntı (stres ) insanların yüzündeki gülümsemeyi çalmış . Her taraf eşkıya yatağı olmuş . Düzensiz yerleşim ve zaman kaybettiren berbat bir ulaşım ..Üniversiteler , işyerleri , sanayi iç içe girerek karmaşık bir yapı oluşturmuş .
Yakın zamanda Avcılar ‘da meydana gelen deprem faciasından sonra anlaşıldı ki gelecekteki orta şiddetteki bir deprem İstanbul’a ve Türkiye’ye felaket getirecek . Türkiye’de yaşayan her beş kişiden biri İstanbul’da oturuyor .

Ayamama deresi toprağından çalınınca taştı . Çürük binalarda oturan insanlar yaşamın zorlukları içinde boğuşurken rantiyeciler kazandıkları paraları yemekle meşgul . Her an altımızda titreyen toprak bu çürük adamların çürük binalarında barınan milyonlarca insandan bunun acısını çıkarabilir .

Hangi halde isek öyle idare olunuyoruz . Öyle dememiş mi gönüllerde değişim yapan o büyük Peygamber …

İnsansak ve çağdaş insanların nasıl yaşadıklarını , nasıl çalıştıklarını görüp anlayabiliyorsak gerekli tedbirleri almak , ilgili ve yetkilileri uyarmak zorundayız .

Ama olmuyor . Ah , o para denilen illet .. Onun yaptıramayacağı kötülük yok insanoğluna …
( Rantiyeciler Diyarı İstanbul başlıklı yazı A.Müfit KUTLU tarafından 10.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu