Hüznünün anlattığını yaşıyorum
Şiir kokuyor ellerim
Sırılsıklam sen oluyoruz
Islanıyoruz
Anlık hâyâllere durup gark oluyoruz
da
Hücrelerine tek kişilik müebbet yiyor
yalnız bedenim
Soluyor
Güllerin yaprakları
Ve dökülüyor
Senden kalan son hüzünler
Ruhumda ecnebi koku salarak
Sarhoşluğun dilini öğrenemedi bir türlü saatler
Yelkovanla akrep arasında sıkışmış zamanlarda atıyorlar naraları
çarkında ağır bir sarhoşluk peydah olmuş yalnızlığın
ayımlık kahve nöbetlerinde nefisleri
Ellerimin duasında birikiyor şaşkınlığım
Tavaf ediyor yine gecesini bu şehrin
Dua dua diziliyor yollarına umutlar
Nerdesin kadınım?
Büyüyor gözlerimde hayatın en muzdarip y/anı
Ölüyor has bahçelerde begonviller
Boşluğun tırpanını bileyliyor muhtelif yalnızlığım
Geçmişin ayak izine tutunuyor parmaklarım
Buradayım adam
Kehribar ektim sensiz sabahlara
Ki saçlarının her teli kokusunu bırakmıştı izbe sokaklarıma
Durmadan farklılaşıyor sensiz bu izbe kentim
Anıların derin uğultusu inletiyor muallak se(n)sizliği
Her kuşun intiharına bürünüyor flu bir tarih
Mavi bir kelebek konuyor saçlarına kadın
Acı bir lokma rahminde yokluğunun
Yutkunmaya takati kalmadı ruhumun
Soluğuma meylediyor ağır bir yolculuk
Akın akın akıyor ölüm bu geceye de
Şah damarımda çalgı çengi zamanı yalnızlığın
Tanığı arsız bu karanlığın
Korkuyorum adam
Sinsi bir terkediş yokluyor dam/arlarımı
Argo zamanlar doğuruyor anlarım
Savruk lisanlar bocalıyor dilimde
k
o
n
u
ş
a
m
ı
y
o
r
u
m
________________kadınım
Şimdi
Şimdi sen sus adam
Coşsun ne varsa içimizde aşka dair
Bize dair
Vuslata dair ne varsa
Ben gözlerinde eskiyim
Sen avuçlarında okşa beni
Özlem öyle büyük
Öyle büyük ki
Gel
Gamzelerine hapset beni……
-
--Nurettin ÖNDER-- Siyah zambak (Duru cansuyu)