Alt yazı geçiyor televizyonda: “Gönül
hastanesinde yatmakta olan bir hasta için acil rh pozitif aşka ihtiyaç var.” diye.
Radyolarda anons ediliyor yine.
Sanal âlemde dönüyor bu aciliyet!
İstikamet Gönül Hastanesi
mecburiyet bir bakıma!
Biliyorum O’na lazım bu aşk, ona
verilecek bu gıda!
Bu tedavi şart olmuştu ona, düştü
düşecekti bu yolda!
Kara haber yayılır da kara aşk
tez elden yayılmaz mı?
“Bir kere sevdaya tutulmaya gör.
Ateşlere yandığın resmidir.” derken şair ne de haklıdır!
Ne de zordur aşkı bulmak!
Aradığın insanı bulmak ve onda kalmak! Onun sesiyle konuşmak, onun kulağıyla
duymak ve onun gözüyle bakmak her şeye herkese… Ne de muhteşemdir?
“Kalbiyet namına aşkı tutanların hastanemize başvurması…” diye
tekrar tekrar geçiyordu ilan. Aşk
adına, insanlık adına o’na uğramam icap ediyor. Üzerime düşeni fazlasıyla
yerine getirmem gerekiyor. Bu sorumluluğumdur bu davada, farzımdır.
Sevgiliye arzımdır aşkım!
Kaç hasta var acaba o’nun gibi?
Kaç gönlü yaralı kalbi kırık var
şimdi?
Ne alçı tutar o kırıklıkları ne
de sevgi dolu birkaç sözcük merhem olur o yaraya?
İlla da illa sevgilinin eli
dokunacak o yaraya, sözü şifa niyetine sarf edilecek, gözü değecek o
kırıklıklara ki hoş gelsin, iyi olsun şifa bulsun!
Yoğun bakımdaydım.
Bir kadın yatıyordu ilk odada,
kapısı açıktı, gözleri… Kollarında serum, kalbinde acı vardı. Onu gördüm
gözlerinde, çaresizdi, hicran üzre bakıyordu manasız manasız. Kim bilir onu bu
hale düşüren hangi hangi vefasızdı?
Burası loş ve küf kokuyordu.
Burnumu yakıyordu ilaçlar.
Serumlar, iğneler, pamuklar, bisturiler,
pomatlar, sargılar gönlümü yardılar sanki!
İnlemeler vardı dört bir yanımda,
feryatlar, figanlar…
Durumu ağır olanlara Mecnun
deniyordu burada. Dikkat kesildim biraz onlara, Mecnunların bedeni vardı ruhu
başka âlemdeydi sanki!
“O sevgili taş olsun
Kalbimden düşsün
Yeter ki benden bir parça olsun” diyordu biri. Aklım almıyordu
bunlar Mecnunsa akil olanlar kimdi? O kadar ölçülü ve o kadar beliğ ifadeler
sarf ediyorlardı ki aşkın kutsal kitabı yazılıyor zannederdiniz.
“Kim demiş sen ayrı ben ayrı diye
Öyle dava mı olur?
İkimiz biriz bir
Bir olmayan anlayamaz ikimizi...” kalbim paralanıyordu da
duramıyordu yerinde. Göğsüm körük gibi şişip iniyordu heyecandan ve histen.
Kara sevdaya düşmüş olanlara
acınacak zavallılar gözüyle bakılıyordu. Bense onlara birer kahraman gözüyle
bakıyordum.
O’nu aradı gözlerim.
O’na kilitlendi özüm.
Gördüm dünya gözüyle bir defa
daha! Aşkım başımdan gitti!
Doktorunu buldum, aranan aşk
benim dedim.
Tahlil ve tetkikler sonucu aşkım
ispatlandı.
Yanındaki boş yatağa uzandım.
Kalbimden bir kalp verildi O’na.
Aşkımdan bir aşk sunuldu O’na.
Gözünü açtı ve gülümsedi bana
uzun uzun.
Tek kalp üzreydik artık!
Yaşıyorduk aşkı birlikte.