Gömülmüş sün derin suların
tabanına doğru,
Salmışsın köklerini, beslenmek
ister gibi,
Sarılmışsın toprak ve taşlara,
Bağlanmışsın,
Tüm aşkını vermişsin,
Ama o terk etmiş seni,
Bırakmış…
Köklerinden ellerini çekmiş,
Unutmuş seni.
Bırakmış öyle mi?
Parmak uçlarında hissettiği
Tüm tenine verdiğin güzelim
günleri,
Ayrılmışsın bir limandan
Yarı çıplak yelkenleri suya
düşmüş,
Gün ışığına hasret,
Besleyemez olmuş o topraklar
seni,
Bakmaz olmuş artık yüzüne,
Kırışmış gözaltların,
Dudakların buruşmuş,
Boynunda izler bırakmaya başlamış
yaşlılık,
Aslında uzak değilsin mutluluğa,
Yakındır
Elini uzatsan,
Belki dokunacaksın parmak
uçlarında.
Ama o kadar yalnızsın ki,
Ulaşamamışsın, kimselere
duyuramamışsın sesini,
Yalnız kalmışsın kendi içinde,
Yalnız bir toprak,
Yalnız bir ağaç gibi.
Köklerin taşlara değirmen taşı
gibi,
Sürtüne sürtüne işlemeye
çalışmış.
Bırakmış tüm benliğini onlara,
Yalnızlığını vermiş,
Hasret kalmış,
Dudaklarından dökülen yârin,
‘’Neredesin’’ sözlerine
Bırakmış yârin ellerini,
Vermiş umutlarını bir taşın,
Topraksı bedenine.
Saplamaya çalışmış,
Bir mızrak gibi.
Artık yalnızlık,
Ölüm hançerleri olarak
Bedenine saplanırken
Anlatmayı beceremez olmuş,
Terk etmiş tüm sevdikleri,
Yalnız Bırakmış,
Hani biz birdik demiş,
Çevresindeki ağaçlara,
Hani biz birdik demiş,
Orman gibi,
Nefes alacaktık hani kardeşçe
sine,
Neredesiniz şimdi
Bırakmış tüm umutlarını,
Karanlık bir gölün,
Derin bulanık,
Yosunlu taşlarına.
Su çekilmiş bedeninden
Nefes gibi,
Terk etmiş onu,
Kırılmış tüm umudu.
Hayalleri dökülmüş sulara,
Yaprak olmuş umutlar,
Savrulmuş rüzgârla
Gölün gri kumlarına,
Dalgalar sürüklemiş,
Tüm hayallerini,
Ölüm uykusuna…
İbrahim ÇETİNER